Her şeyim olan adam (bundan eminim)
erkeklerin en kötüsü çıktı. Yaşayan
ve düşünebilen bütün varlıklar içinde
en acınacak halde olanı biz kadınlarız.
Önce, açık artırmaya girercesine, kendi paramızla
bir koca, bedenimize bir efendi satın alırız
Kötülük üstüne daha da beter bir kötülüktür
bu yaptığımız.
Aldığımız adam iyi mi, kötü mü,
tamamen şansa kalır.
Boşanmak, kadının kusuru
gibi görünür, hayır diyemez hiç kocasına.
Başka bir ortamda, farklı geleneklerle karşılaşan,
erkeğine nasıl davranması gerektiğini babasının
evinde öğrenemeyen kadın ise kahin olsa yeridir.
Büyük zahmetlere katlanarak bunları başarır,
kocamıza evlilik bağlarının baskısını hissettirmezsek
ne mutlu bize, başaramazsak ölsek evladır.
Oysa erkek, eşiyle birlikte yaşamaktan sıkıldı mı
(bir arkadaşının ya da bir yaşıtının yanına giderek)
evden dışarı çıkıp ruhunu dinlendirebilir.
Kadınlar ise tek bir kişiye yöneltmeli dikkatlerini.
Bizim, evimizde, güya tehlikelerden uzak
yaşadığımızı, OYSA kendilerinin ellerinde silahlarla
savaştıklarını söylerler. Büyük yanlışları var!
Bir kez doğuracağıma, üç savaşta savaşmayı yeğlerdim.
Ama bu sözlerin anlamları bile senin ve benim için farklı.
Burası senin kentin, babaevin var, dostların var,
yaşayabiliyorsun hayatın güzelliklerini. Oysa ben
yapayalnız ve vatansızım, yaban elden getirilmiş
bir ganimetmişim gibi kocam beni küçük düşürüyor.
Böylesi bir felaketten sonra sığınacak bir limanım,
bir annem, bir kardeşim ya da bir akrabam yok.
Tek bir isteğim olacak senden: Bana yaptığı
kötülükler için kocamdan intikam almanın
bir yolunu bulursan, sessiz kalmanı istiyorum senden.
Kadın her zaman korku içindedir, gücü yoktur
savaşmaya, bakmaya bile dayanamaz silahlara.
Ama evliliğinde ihanete uğradığını fark ederse
bulamazsın ondan vahşi kan dökücüyü.