Yüzyıllar geçse de çocukların ve kadınların kaderi malesef ki değişmiyordu. Çünkü var olan şiddet alışılmış bir şekilde sürdürülmeye devam ediyordu. Oysa ki kadın toplumun kilit taşıydı. Doğuran, eğiten, öğreten hatta yöneten... Kadınları bu kadar pasifleştiren, erkekleri ise değerli kılan neydi? Normlar, sınıfsal sömürü, toplum kökleri salt kadın-erkek eşitsizliğinin en büyük nedeniydi. Erkekleri değerli kılan ise güçlü olanın önde olduğu bu sosyal düzendi. Ne acıdır ki zaman ilerlese de bu mücadele devam ediyor... Çünkü içinde bulunduğumuz durumu tam anlamıyla ortadan kaldıracak bilinç düzeyine henüz ulaşamayan bir kitle var. Sema Soykan'ın da dediği gibi ; "Ataerkil düşüncenin, bağnaz inançların faturası en fazla kadınlara kesilmişti, kesilecekti. Zihniyet değişmedikçe kadın hep mağdurdu, mağdur kalacaktı. Sadece fiziksel şiddet değil, psikolojik, ekonomik, sözlü, cinsel... Çünkü şiddetin temelinde, tıpkı korku gibi, çoğu zaman yetersizlik hissi ve baş edememe kaygısı yatıyordu." Avukat Nil, Zekiye Hanım ve Berfin... Omuzlarında sadece bugünün değil, tarih boyunca kadınlara reva görülen baskıyı taşıyorlardı. Onlar gibi kadere, töreye karşı duran nice kadınımız vardı. Anlayacağınız üzere "Kilit Taşı" sadece üç kadının değil tüm kadınların hikâyesini temsil ediyordu. Kendimizden ve toplumumuzda yaşanan olaylardan izler bulmak mümkündü. Kadınların hak arayışını, mücadelesini ve mağduriyetlerini gözler önüne seriyordu. Tabi ki içimizdeki gücü de keşfetmemiz için bir meşale yakıyordu. KADIN KADININ KURDU DEĞİL, YURDU OLURSA eril zihniyete inat toplumdaki yeri de iyileşirdi. Namusun kadına mahsus olmadığının anlaşılacağı, kadınların hak ettiği saygıyı ve değeri görebileceği adil bir dünya umuduyla...

Kilit TaşıSema Soykan · Alfa Yayınları · 2022258 okunma

·

81 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Gizem Kısacıklar