26 Mart 2024 Salı...Kitabın son bölümünde yazar hayatındaki yerleri yazmış belki benim geçtiğim Ulus sokaklarından, Hamamönünden bir Sezai Karakoç geçmiş böyle düşününce daha anlamlı geldi bana Ankara.Tatlı oruç hatıralarını dinlerken içiniz mest oluyor topladıkları üzüm taneleri ile topun atıldığı yerde durup vakit girince yiye yiye eve gelmek .Nerde o eski Ramazanlar diyemiycem hayat çok değişti zaman ama en çokta biz hiçbir yaşımız bir diğerini tutmuyor geçmiş bizi kucaklayıp yeni benle nasıl iyi yapabilirim derdine düşmek gerekiyor.Bu seneye kadar manevi bir iklim olduğunu biliyordum ama öncesinde Muhammed Emin Yıldırım'ın videolarını izledim orucun amacı takvaydı ama takva neydi ki ? Takva korumak,sakınmaktı.Açlık ile vücuda bir şok dalgası yaymak sürekli doymayan nefsimize günde 2 öğün yemek demekti.Sadece bu muydu elimize,gözümüze tüm uzuvlarımızı kirletecek her şeyden uzak durmak ve en büyük mertebe düşüncelerimize oruç tutturmak .Nobel ödüllü Japon bilim insanı aç kalmanın fizyolojik etkilerini tespit ederek büyük bir ödül alıyor halbuki Oruç emrolduğu günden beri Müslümanlar olarak ya farkında olarak ya da bir şeyleri sezerek geçiriyoruz bu mübarek ayı. Sessizce geldi bize bir sevinç getirerek ve sessizce gidecek Bayramı bırakarak."Oruç tutun sıhhat bulun." Bunun hakikatini az çok anlayabiliyoruz hem bedenimiz hem ruhumuz kirlerden arınıyor, Ramazan gelipte çamurlaşmış nefsimiz,bedenimiz yıkanmadan çamur içinde hayata devam edenlerde eylemesin Rabbim bizi.İslami hiçbir emir bizim için zahmet olarak inmedi hem rahmet hem keramet anlaması belki biraz geç olacak ama en azından az da olsa bir uyanma umudun belirtisidir.Mutluluk çok uzakta değil.Tam önümüzde.Sahur sonrası 06.18 ...

Samanyolunda ZiyafetSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20233,287 okunma

·

33 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.