Kimse sıradan biri olmayı kabullenmek istemiyor artık. Dümdüz insansın işte, bu kötü bir şey değil. Aksine çok iyi bir şey sıradanlık. Spot lambaların üstünde gezinmesi anksiyeteni arttırır, üstesinden gelmeye muktedir değilsen eğer. Sanal şeyhler 'içinde bir potansiyel var, onu keşfet, onu gerçekleştir, onu hayata yansıt' diye vaaz etmete başladıkları günden beri insanımızda (ya da gençlerimizde) bir yetersizlik hissi baş göstermeye başladı. Hayır sen yetersiz değilsin onların söyledikleri yersiz. Modern çağ kompleksler çağı. Farklı olmak zorundasın bu zaman diliminde illaki. Sıradan olmamalıyım bu benim için hiçlikle eş anlama sahip diye geçiyor zihninden. O çok sevdiğin gitarı çalamayabilirsin, istediğin futbol kulübünün seçmelerini geçemeyebilirsin ve üniversite sınavında istediğin o neti yapamayabilirsin bunlar hayatın olağan akışında olan şeyler ancak potansiyelim var diye tutturursan bu sefer kendini suçlamaktan öteye gidemezsin, iç çatışmaların seni yer bitirir her gece. Geçenlerde babamın gençlik fotolarından birine denk geldim. Köy meydanında 6 7 erkek birçok kadın ve birçok çocuğun olduğu eski bir köy fotoğrafıydı. Baktığımda herkes çok sıradandı. Bakışlar, giyinişler, gülüşler (eski fotoğraflarda pek olmaz gerçi). Sanal vaizlerin yolunun geçmediği bir diyarda çekilmişti fotoğraf. Muhtemelen fotoğraftaki hiç kimse kendisiyle suçlaşmıyordu geceleri. Dümdüz insan olmayı kabullenmiş bir grup insanı görüyordum orda. Eskilerin de bu yönünü seviyorum ya. İnsan olabilmek hasleti hissediliyor suratlardan. Her neyse nerelerden geldik buraya bilmiyorum ama nereye gideceğimizi biliyorum. Selam olsun o düz olmaklığı üstünde ayıp olarak taşımayanlara.