Lübnan"lı bir baba, Mısır kökenli bir anne, Müslüman çoğunluğun olduğu bir coğrafyada Hristiyan inanç, ortalık karışınca Fransa'ya göç eden biri üzerinden kimlik kargaşası ve kimlik savunucularina eleştirel bir bakış izliyoruz. Doğduktan hemen sonra belli olan ve çoğuna bizim karar vermediğimiz dil, din, ırk, mezhep kavramları öbür boyu savunmak. Bunlari savunurken karşı tarafa zarar vermek,öldürmek için bunları haklı bir unsur gibi kullanmak. Hoşgörünün giderek azaldığı, haberleşmenin ve tektip insan formunun giderek arttığı dünyamızda sorunları tek tek güzelcene anlatmış yazar. Ama bu sorunun recetesini "farklılıklara saygı duyalım" gibi basit bir şekilde yazmış. Kitapta alttan alta bir İslam sempatisi mevcut, yazar İslam'ın ilk başta hoşgörü dini olarak ortaya çıktığı farklılıklara sevgi konusunda en uygun dil olduğunu ama giderek toplumların dini kendine göre değiştirdiğini savunuyor. Hatta diyor ki: ailemiz 1400 yıl Lübnan gibi bir Coğrafyada Hristiyan olarak yaşayabildik, tam tersi olsa çoktan asimile olmuştuk--haklılık payı var. Deneme türünde yazılan kitabı sevdim okumayanlar öncelik verebilir. Bizler babalarımızın çok çağımızın çocuklarıyız. Kitabın sonsöz kısmı ne hoş. Yazar kısaca diyor ki " Her yazar ister ki yazdığı eser yıllarca okunsun, baştaci edilsin. Yüz yıl sonra hala konuşulsun incelensin. Ama ben böyle birşey istemiyorum. Dilerim ki iki kuşak sonra benim torunum kitaplıkta tozlanmış kitabı alsin, şöyle bir tozunu aldıktan sonra göz gezdirsin ve desin ki: Ya dedemler nelerle uğraşıyormuş çağımızda hiç böyle dertler kalmadı." Yazarın temennisi mümkün mü- pek değil.

Ölümcül KimliklerAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20197,7bin okunma

·

40 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.