Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

479 syf.
9/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Bir hedefe ulaşmak için her yol mübah sayılır mı? Önemli olan hedefe mi varmaktır yoksa hedefe nasıl vardığımız mıdır? Koştura koştura bir yerlere varmaya çalışırken asıl olması gerekeni kaçırdığımızın farkına varıyoruz bazen. Ben ne yapıyorum diye soruyoruz... Bir an duraklıyoruz... Düşünüyoruz... Sonra ne gerek var bunlara diyip yola devam ediyoruz. Çünkü ortada bir hedef var ve biz ne pahasına olursa olsun o hedefe varmalıyız. Kitapla birlkte kafamda yığınla oluşan birkaç sorudan sadece bazıları bunlar. Ve cevap olarak aklıma gelen şey ise "Sadece hırs" Çiçikov'u kitabımızın baş karakteri olarak tanıyoruz. Karakterin atıldığı maceralarla birlikte biz de bir nevi bir Çarlık Rusya gezisine çıkıyoruz. Bütün kokuşmuşluklara,toplumdaki çürümelere,liyakatsizlik ve insanların cehaletine bir bir tanık oluyoruz. Rus insanını,köylüsünü ilk defa bu kadar yakından tanıyoruz. Diğer sınıflar ile aralarındaki uçurumu açık açık görüyoruz. Bunları yaparken bir yandan da hem kitabın baş karakterini hem de olaya dahil olan diğer karakterleri derinlemesine tanıyoruz ve düzenbazlıklarına tanık oluyoruz. Dikkatimizi çeken şey şu oluyor. Bu öyküde gerçekten de iyi bir karakter yok. İnsanlar açgözlü ve bencil. Hemen her şey çıkar uğruna ve gösteriş için yapılmakta. Gösterişe eğlenceye kafalarını bulandıran toplumun dev bir kör karaktere dönüştüğünü anlıyoruz sayfaları çevirdikçe. İyi olan bir kaç karakteri de bir oblomovluk hali almış ve bir şey yapmalarına izin vermiyor. Yazarımız bir bir bütün gerçekleri biraz da mizahi bir dille ele almaya çalışmış. Gülerek acıyarak tebessüm ederek okuyoruz ve sindirmeye çalışıyoruz kitap boyunca. Her olayda her konuk olduğumuz yerde çürümüşlük karşılıyor bizi. Kitap boyunca başarızlıǧı kendi özünde bulan ve bunun için çağdaşlığı dışarda arayan bir toplum yapısı karşılıyor bizi. Her şeyi avrupayi yapma çabasının rus toplumuna tersliǧine şahit olup oluşan komik manzaralara bir daha tebessüm ediyoruz. Bu eleştirileri zamanında Gogolun başına büyük dertler açmış ve o günün asil sınıfından çok çekmiş. Çünkü Gogol topluma ve onlara gerçekleri alaycı bir dille anlatan bir yazar olmuş. Gerçekleri yüzlerine vurmuş ve bunun sonucunda da edebiyat dünyasına o zaman yön veren asillere kurban olmuş. Ne kadar uğraşsa da taklitçilikle suçlanmış edebiyata o zaman yön veren asil sınıf onun için başarıya giden bütün kapıları manipülatif duvarlarla kapatmış. Ama Gogol yılmamış ve son olarak Ölü Canları kaleme almış ve yeni nesillere kendi özlerinden doğan edebî bir dünyanın kapılarını açmış ve yıllar sonra Dostoyevki'ye şu sözleri söyletmiş : "Biz hepimiz Gogolun Paltosundan çıktık"
Ölü Canlar
Ölü CanlarNikolay Gogol · İş Bankası Kültür Yayınları · 202223,5bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
1.800 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.