Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

97 syf.
·
Puan vermedi
·
6 saatte okudu
İnsanlığını yitirmemiş ve yitirmeyecek olanlara... Ben öncelikle yazardan algıladığım faraziyeler ve bana yaşattığı duygularla başlamak istiyorum. Yukarıda yazılan ilk cümle yazarın kitap ithafı. Bilirsiniz özellikle son dönem yazarları bu ithafı biricik eşimle başlayıp tanıdıkları, kendilerine şu ya da bu vesile ile dokunmuş tüm çevrelerine yaparlar.
Erdal Fidan
Erdal Fidan
bu ithaf ile hem bu çevreyi çok geniş tutmuş, hem kendi ile kayıtlamamış hem de oldukça seçici bir tutum sergilemiş. Bu bana aynı zaman da yazarın iç dünyasında aydınlık tuttuğu bir geleceğin ve her ne olursa olsun kocaman bir insanlığın barınağı olduğu duygusunu yoğun bir şekilde uyandırıyor. Hele yazarın şu cümlesinde ki inceliğe bayıldım. "Bu şirin çiçeği yanıma almak, hep yanımda tutmak istiyordum ama koparmaya kıyamıyordum. Onu kendisi kılan bu harika yerden ayırmayı ve ona zarar gelmesini hiç istemiyordum. Bu yüzden de dokunmaya bile çekindiğim bu narin çiçeğin ziyaretine geliyordum." Değilmi ne kadar nazik bir düşünce. Bunu hayal etmiş olmak bile benim için başarı niteliği taşır. Ben okuduğum bu kitapta; yazılma amacı güdülen bir kitaptan ziyade anlatılmaya çalışılan duygular sezinledim. Yani ortaya bir eser çıkarmaktan çok insanlığın halini yada duygularını anlatmaya çalışan bir çalışma sergilenmiş ki buda yine bence yazarın iç dünyasının dışavurumu. Hani derler ya ölümsüz eserler yazarından bazı parçalar taşıdığı için ölümsüz olurlar diye ... tıpkı onun gibi. Bu kitap için ölümsüz eser olur demiyorum ama bu kitabı yazan için bir gün bunu başaracak cevheri içinde taşıyor diye bilirim. Kitaba gelecek olursam. Kitabın konusunu sığ bulduğumu söyleye bilirim. Metin'in evvelinden kesitlere yer verile bilir ana konu etrafında yan konular olarak dallanıp budaklana bilirdi. ( Gerçi bu aşama da belki de olması gereken yada olabilecek olan budur. Peşin hükümlülük olarak algılanmasın niyetim anladığımı aktarmak) Her ne kadar sığ bir konusu olduğunu söylesem de içeriği çok daha dolu, anlam ve duygu yoğunluğu ile yoğrulmuş bir eser. Yazar akış içerisin de okuyucuyu sıkmadan okuyabileceği başarılı ve uzun cümleler kurmuş bazı yerlerde ki bence bu da bir başarı. Ayrıca yazarın kullandığı bazı kelimeleri sanki ilk kez duyuyorum hissine kapıldım. Ama duymuş olsam bile unuttuğum, dilimin öz kelimeleri olduğunu ve cümle içerisindeki mükemmel uyumunu gördükçe yazara bir kez daha hayran oldum. Bence bu toplumsal bir hizmet ve dipte köşede kalmış kelimelerimizi kullanarak tekrar dilimize geri kazandırmalıyız. Sen üzerine alınma
Erdal Fidan
Erdal Fidan
abi ben bir yazar arkadaştan bahsediyorum. Bir insanı yüzüne karşı övmek onu boğazlamak kadar ağır bir davranış biliyorum, ama ben insanın hak ettiği değeri görmesi gerektiğine de inanıyorum. Bu sebeple gösteremediğim değerin söylemlerimle biraz abartıya kaçtığını kabul edebilirsiniz. Kitap; çevresindeki insanlara güven testi yapan Metin'in hayatından bir kesit sunuyor. Onu buna iten sebep ve sonuclar. Yaşanan olaylar, olayların içini dolduran duygu ve yaşanmışlıklar. Sonra geçmişin sorgusu. . . Son olarak esas olan nedir? Mutlu olmak mı yoksa huzurlu olmak mı?
Münkesir
Münkesir
de Metin'in hayatında gizli. Okuyacak olanlara tavsiyemdir ve keyifli okumalar. Cezri: köklü Fevt: Ölme, elden çıkma Güdeksiz: Bir amaca dayanmayan Muzlim: Karanlık, gizli, uğursuz Münkesir: Kırık, gücenmiş, kırgın Müreccah: Yeğ, daha üstün bulunulan tercih edilen Zerrin: Altından yapılmış, altın rengi, sarı
Münkesir
MünkesirErdal Fidan · Mergen Yayınları · 202437 okunma
·
1 artı 1'leme
·
178 görüntüleme
Erdal Fidan okurunun profil resmi
Değerli görüşlerinizi, eleştirilerinizi paylaştığınız için müteşekkirim. İsabetli tespitleriniz için ayrıca tebrik ederim ve samimi ifadelerle bunu bu kadar zarifçe belirtmek de ayrı bir başarı doğrusu. Çok teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.