Gönderi

Zavallı şapkasını düşürdü ve onu kaldırmak için durmadı. Başı yağmurdan sırılsıklam oldu; rüzgâr çıktı; yüzü kırağıyla kaplanıp ıslandı. İhtiyar kötü havanın farkında değilmiş gibiydi ve ağlayarak arabanın bir sağında bir solunda koşuyordu. Eski redingotunun etekleri rüzgârda kanat gibi havalanyordu. Bütün ceplerinden kitaplar dökülüyordu; iki eliyle dev bir kitap tutuyordu, sıkıca sarılmıştı ona. Yoldan gelip geçenler şapkalarını çıkarıp haç çıkarıyorlardı. Bazıları da durmuş şaşkın şaşkın ihtiyarı seyrediyordu. Tek tek çamura düşüyordu cebinden kitaplar. Onu durduruyor, düşürdüğü şeyi gösteriyorlardı; onu yerden alıp yine tabutun peşinden koşuyordu.
·
15 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.