Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

186 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 saatte okudu
Tanrısız gençlik deyince insan felsefi bir eser bekliyor. Ama bu, olay örgüsü olan bir hikaye. Üstelik son derece sürükleyici. Kitabın ruhunu anlayabildim mi emin değilim. Ama bana dokunan yerlerinden çok ders çıkardığımı söylemeliyim. Nazilerin yeni iktidara geldiği dönemde toplumun adım adım nasıl değiştirildiğini anlatan bir eser. Hümanist bir öğretmenin bu kabuk değişimi karşısındaki tavrını okuyoruz özünde. Akıcı, hızla bitiveren bir eser, yormayan bir olay örgüsü ve ziyadesi ile yoran bilgi yüklü dipnotları var. Hitler demiş ki, planlarımızı topluma kabul ettirmeli, insanları dönüştürmeliyiz; bunu öncelikle eğitim yolu ile yapacağız. Dedim ki; Hitler! Kötü olan şeylere doğru yollardan gitmeyi nasıl da iyi başarıyorsun, bravo(!). Hümanist öğretmenimiz bildiğinden şaşmıyor, doğru olduğuna inandığı şeyi söylemekten geri durmuyor ama. En çok dikkatimi çeken zencilik meselesiydi. Bir metafor mu yoksa hakikaten tarihi gerçekleri mi vermek istedi yazar bilmiyorum. Fakat özü çok güzeldi. Zencilere karşı aşılanmış büyük bir nefret var o dönemin toplumunda. Sanayi devrimi sonrası hammadde ihtiyacını karşılamak için Avrupa dünyaya açılıyor ve haliyle bir çok Afrika ülkesi sömürge maksatlı işgal ediliyor. Barbarlık bir insanı sadece fiziken yağmalamak değildir, kaldı ki bu barbarlığın belki de en samimi halidir; barbarlık aynı zamanda insanların topraklarındaki değerleri yüzlerine gülerek ellerinden almaktır, sadece maddi kaynakları değil dillerini, dinlerini ve hatta kültürlerini de. İşte bu zorbalığı haklı çıkarmanın yolu bir ırkı aşağılamak, alçak bir yere konumlandırmak olmuş. Hasılı zenciler kötüdür, aslında yaşamayı bile hak etmez, kutsal kitap da tanrı da böyle diyor dahası var mı. Bu sebeple onların ellerinden sahip olduklarını almamızda, üzerlerinde hakimiyet kurmamızda bir beis yoktur(!) Bir düşman yaratıp, zorbalığı haklı çıkarmanın en güzel örneklerinden biridir bu durum. Önce onlara diğer insanlara nazaran aşağı varlıklar olduklarına inandır, sonra yeni bir din ile git, sahip olduklarını maddi manevi tüm kaynaklarını onlara vermeleri karşılığında bu dinin tanrısının onları, kendi seçimleri olmayan ırkları konusunda affedeceğine inandır. İşte tüm bunlar tanrısız gençliğe giden yolun taşlarını oluşturuyor. Yazar kitap boyunca bunu kodlayarak anlatıyor. Bu aslında tam olarak kitabın merkezinde olan bir mevzu değil, beni düşündüren bir detay sadece. Olaylar daha çok bir öğrenci kampında işlenmiş bir cinayetin soruşturması etrafında gelişiyor. Diyalogları, iç hesaplaşmaları özümseyerek okumak önemli. Hümanist öğretmenimiz tüm açıklığı ile duygularını kaleme alıyor. Bu açıklık bana hep Knut Humsen’ın yazım tarzını hatırlatır. Bir toplumdaki dönüşümü bilgi dolu referanslarla vurucu bir şekilde kaleme almış yazar. Öncelikle bende sömürge topraklarında geçmediği halde, sömürgecilik temasını hissettiren bir tad bıraktı. Sonrasında da 20. Yy’ın savaşların gölgesindeki bir toplumun yıkımlarını resmederek yeniden bir düşünce girdabına itti. Güzel eser
Tanrısız Gençlik
Tanrısız GençlikÖdön Von Horvath · Jaguar Kitap · 20163,049 okunma
·
1 artı 1'leme
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.