Dün eve Sinan Hoca'yla beraber dönerken geçmiş günlerden muhabbet ettik. En son ayrılırken sağolsun hocamız kitabını imzalayıp hediye etti. Gece biraz göz atayım derken kitap bitti. (:D) Sinan Hoca'nın lise yılları oldukça hareketli bir şekilde Trabzon'da geçiyor. 90'lı yıllar.. Tabi o dönem coğrafyamızda da hareketli dönemler yaşanıyor. Bir yanda Çeçenistan, bir yanda Bosna, bir yanda Afganistan, bir yanda Irak... Hoca da küçüklüğünden beri bu meselelerin içinde, "kader olarak". Mücadele ile geçen liseli yıllardan sonra mücadele ile devam eden üniversiteli yıllar başlıyor İstanbul'da. Mehmet Güney, Bahaddin Yıldız, Cemal Balıbey, Ramazan Kayan gibi zatlarla tanışıyor. 28 Şubat'ta "Yürüyüş" diye bir dergi çıkarıyorlar. Sonrasında yargılanma, kaçış ve beraat... Tüm bu hikaye sebebiyle Sinan Özyurt'un "Kalbini Koru" adlı denemeleri 90'lı yıllardan itibaren bir islamcının mücadele hayatını da görmek adına kıymetli. Kendisinin de ifade ettiği üzere kitaptaki yazılar çeşitli dergilerde yazdığı yazıların iki kapak arasına toplanmış hali. Zaten son dönemde kitap yazma işi de iyice buraya doğru evrildi. Kitapta genel geçer meselelerin haricinde Hoca'nın kendi hayatından örneklerle anlattığı yazılar oldukça etkiliyeciydi. Özellikle "Ömer Muhtar'ın Gözlüğü", "Her Çocuk Güzeldir", "İsimlerinizin Hikayeleri", "Samimiyet ve Gayret Ehli Bir Ağabey: Bahattin Yıldız", "Bu Camide Hayat Var" ve "İlhan Varank: 'Biz Korkarsak Herkes Korkar'" yazıları fevkalede etkileyiciydi. Bu başlıkları bana etkisi bakımından biraz daha açayım. Ömer Muhtar'ın gözlüğü metaforu ile Ömer Muhtar filminin idam sahnesine yaptığı atıfla kalbime bir sızı bıraktı. Yazıyı okursanız ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz. Ömer Muhtar'a ve bütün arkadaşlarına rahmet olsun. Her Çocuk Güzeldir yazısı daha 6. sınıfa giden bir çocuğun çıkardığı 4 sayfalık dergisinin hikayesi. Oldukça etkili. Dergi denince aklıma istemsizce bizim Burak Çetik geliyor. Neyse geçelim :) İsimlerinizin Hikayeleri; Sinan Hoca'nın 4 çocuğu var isimleri; Hatice Yaren, Muzaffer Tarık, Saliha Nil ve Esma Raşel. Çocuklarına neden bu isimleri verdiğini anlattığı bir mektup diyebiliriz bu yazıya. Hayatta bazen tökezleriz ya hani tutunacak bir şey ararız. Sinan Hoca'nın çocukları tökezlerlerse sığınacakları bir mektuba sahipler. İsimlerinin hikayelerine sığınıp yeniden dirilebilirler... Samimiyet ve Gayret Ehli Bir Ağabey: Bahattin Yıldız; Bahattin Yıldız ismini kimden duysam bir efsaneden bahseder gibi bahsediyor. Selam verip muhabbet ettiği her insanda mı bir iz bırakır insan, bırakıyor işte. Sinan Hoca Onu "tepeden tırnağa samimiyet" diye tanımlıyor. Bahattin Yıldız reklam derdi olmayan ama "zorla büyük adam" cinsinden bir zat. Allah rahmet eylesin. Bu Camide Hayat Var; Kadıköy Hasanpaşa Camii ve İmam Hatibi Levent Uçkan Hoca'nın bir caminin gerçekten nasıl Mescid-i Nebi'nin bir şubesi olacağının mükemmel bir örneğini sunuyor. Yolum Kadıköy'e düşerse ziyaret edeceğim inşallah. Pek de düşmez o da ayrı konu. Neyse bu konuyu da vakti merhununa bırakalım... Son olarak da İlhan Varank: "Biz Korkarsak Herkes Korkar" yazısıyla beraber Şehzadebaşı haziresinde bir tanıdık daha edindik. Sezai Karakoç'un yanında bir 15 Temmuz şehidi var ya. İşte o artık tanıdık birisi... Hatimeyi çekmeden son bir tavsiye verip gideyim. Özellikle şu Fatih Fuarı'nın olduğu günlerde Temmuz Yayınlarının olduğu standa veya bir kitapçıya gidin kitaplara bakma ayağına bu kitapta geçen "İsimlerinizin Hikayeleri" yazısını okuyun :)

Kalbini KoruSinan Özyurt · Sude Kitap · 201939 okunma

·

112 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.