gökyüzü parçasında önemli bir yer tutan şu beyaz buluta benzetiyorum
kendimi Olric: esen rüzgâra göre biçim değiştiriyorum. Hafif, beyaz ve yuvarlak bir Turgut’um ben. Pamuk gibiyim:
köşelerimi kaybediyorum yavaş yavaş.
*Birbirlerine can sıkıntısı yüzünden kötülük etmeye çalışırlar; benzemediklerinden değil.
Bizim gibi basit insanların zor
anlayacağı soyut kavramlar üzerinde tartışırlar önce, Olric.
*Hükümet Konağı eski bir bina Olric. Çünkü
kapısı ortada. Bayındırlık Müdürlüğü gibi yeni bir bina olsaydı kapısı yandan olurdu. En yeni binalardaysa kapının
nerede olduğu belli değildir Olric. Henüz kasabalara böyle
yenilikler girmiyor. İnsan ruhunu sıkan simetriden kurtulmak için yalnız, kapı yana alınıyor. Şimdilik tahsisat bu kadar. Bu yan kapılara da güvenilmez. Vatandaşa onları da kaparlar. Vatandaş hangi kapıdan mı girer Olric? İlk bakışta
zor anlarsın onu sen. Vatandaş olmadan o kapıyı bulmak
güçtür. Meydandaki banklardan birine oturdu. Sırtımızı bir
banka dayadık, yüzümüzü güneşe verdik, eshabı mesalihin
memurların karşısında ter döktüğü bir günün bu saatinde
dalga geçiyoruz. Biz de geçtik o yollardan Olric. Kefaretimizi ödedik. Şimdi düşünüyorum da... diye başlayan sözler
vardır ya: işte ondan. İnsan gerçekten anlayamıyor; anlatabiliyor ancak.