Onun özel uçağı falan olmadı hiç. Yaptığı 2000'in üzerinde kayıttan eline pek bir şey de geçmedi. Devletten tek isteği, hafızasındaki binlerce şarkının, türkünün kayıt altına alınmasıydı. "Benden sonra kaybolmasınlar" diyordu, o da olmadı. Bir emekli maaşıyla, gündüzleri kazan yaparak, akşamları da çoğunlukla para almadığı sıra gecelerinde türkü söyleyerek sessiz sedasız yaşadı gitti Urfa'da. Bir kaç kez TV programlarına konuk oldu. Popüler kültürden o denli uzaktı ki, bir seferinde kuliste gördüğü Ahmet Kaya'yı tanımamış, "evladım keşke o saçı sakalı kesseydin, televizyonda görüneceksin" deyivermişti.
Sonra şov dünyasını tanıdı, işin iç yüzünü fark etti, yozluğu kaldıramadı. 2003'de artık TV'ye çıkmama kararı aldı. 2004'de soğuk bir ocak gecesinde hayat arkadaşıyla, mütevazı evlerinde ısınmak için yaktıkları katalitik sobasından sızan gazla uykuya daldılar. Sabah oğlu eve uğradığında buldu cansız bedenlerini.
------------------
Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedir
Ben kimem sâki olan kimdir mey-i sahbâ nedir
Gerçi cânândan dil-i şeydâ için kâm isterem
Sorsa cânan bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedir
Vasldan çün âşıkı müstağnî eyler bir visal
Âşıka mâşukdan her dem bu istiğna nedür
Hikmet-i dünya vü mâfiha bilen ârif degül
Ârif oldur bilmeye dünya vü mâfiha nedür
Âh u feryâdun Fuzûlî incidübdür âlemi
Ger belâ-yı ışk ile hoşnûd isen gavga nedür
Şiir Şairin İç Acılarının Toplamıdır