Gönderi

Bir takım kavramları hareket noktası kabul edip insanın değerini mi belirleyeceğiz, yoksa insan için belirlenmiş bir değere göre kavramlarımızın mahiyetini mi belirleyeceğiz? İslâm'da, insan sadece "kul" olarak değerlidir. Ancak buradaki kulluğu Batı fikriyatında kullanıldığı biçimiyle siyasal anlamda kölelik diye almamalı. İnsan, Allah'ın kulu olduğu hususunda bir bilinç taşıyorsa Allah'tan başka her şeyden özgürdür. Böyle bakınca, insan özgürlükten de özgürdür (müstağnidir). Yani özgürlük diye bir kavrama boyun eğerek yerini ve değerini ölçüp biçmeye kalkışmaz. Fakat özgürlüğün anlamını, değerini, yerini belirler. Özgürlüğe köle olmaz. Belki özgürlüğü tasarruf eder. Kulluk bilincine varmış olan insanın Allah'ın vekili veya halifesi kabul edildiği düşünülürse, onun iradesinin Allah'ın iradesinden bağımsız olmadığı da anlaşılabilir. Başka bir deyişle, böyle bir kul, esasen Allah'ın iradesine aykırı düşebilecek bir irade izharında bulunmanın kendi özgürlüğü ile çelişkiye düşmek olduğunu farkeder. Böylelikle Allah'ın iradesi ile kulun iradesi en yüksek düzeyde örtüşme (tetabuk) halinde bulunur.
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.