Gönderi

3.cilt
442. Câbir İbni Abdullah radıyallâhu anhüma şöyle dedi: Vefâtından üç gün önce Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim:  "Hiç biriniz sakın Allah'a hüsn-i zan beslemeden ölmesin!" Müslim, Cennet 81, 82. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 13 Hüsn-i zan, düşünce güzelliği, güzel şeyler temenni ve beklentisi demektir.Allah’a karşı hüsn-i zan beslemek ise; O'nun merhametini, rahmetini ve keremini dilemek, af ve rahmetiyle muamele edeceğini ummak, hatta tereddütsüz bir şekilde böyle bir mutluluğa ereceğine inanmaktır.Nitekim önceki hadîs-i kudsîde görüldüğü gibi bizzat yüce Yaratıcı, “Ben, kulumun beni düşündüğü gibiyim, benden ne bekliyorsa ona öylece muamele ederim.” buyurmaktadır. İnsanın hangi hal üzere öleceğini bilmek ve tayin etmek kendisinin elinde değildir. Böyle olunca Sevgili Peygamberimizin bizden hüsn-i zandan başka bir hal üzere ölmemeyi istemesi, ümit ve recâ üzere yaşamamızı ve ölümü de o hal ile karşılamamızı istemesi anlamındadır. Yani Allah Teâlâ’dan güzel şeyler beklentisi içinde olabilmek için, güzel bir hayat yaşamaya çalışmak gerekmektedir. Nitekim “Ey iman edenler, Allah’tan O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak ölün.” [Âl-i İmrân, (3)102] âyet-i kerîmesi de bizden sürekli iman üzere olmamızı istemektedir: ... Ali el-Karî de “Bu konuda sadece ''Rahmetim gazabımı aşmıştır." (420 numaralı hadis) hadisi bile yeter.” demektedir. Kulluk ya ümit ya da korku ile yapılır. Ümitle yapılan kulluk daha üstündür. Çünkü o hürlerin kulluğudur, korku ile yapılan ise, kölelerin kulluğudur.
Sayfa 140Kitabı okudu
·
14 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.