Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk. cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor.
Okurken hem öğreten hem eğlendiren hem düşündüren hem de hüzünlendiren bir kitap. Para kazanmak için gurbete giden insanlarımızın yaşadıkları çok doğal bir şekilde aktarılmış, okurken bir nebze olayların içinde gibi hissediyor insan..
Halkların suçu yoktur! Benim görüşüme göre, ortada bir suç varsa, o da politikacılarındır. Halkları onlar kızıştırır,
onlar savaştırır..."