Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Köprücük kemiğini öptüm, bunu yapabilmek için bir düğme daha koparmam gerekmişti. Bones’un sırtımdaki elleri kasıldı. Bedeninden yayılan kontrolsüz güç dalgaları beni çıldırtıyordu. Etinin altındaki voltaj özgür kalabilmek için yalvarıyordu. Dilim göğsünden aşağılara doğru kaymaya başladı. Ta ki Bones başımı kavrayıp dudaklarım ağ­ zıma bastırana kadar. Ağzında metalik bir tat vardı ama beni rahatsız etmedi. Hatta onu bir çırpıda yiyip bitirmek istercesine arzuyla öpüyor, gömleğini üzerinden çıkarmaya çalışırken dilini emiyordum. Bones beni sertçe kucakladı ve hızlı adımlarla otoparkın daha kuytu bir köşesine götürdü. Sırtıma çok sert ve pürüzlü bir şey değiyordu. Dönüp ne olduğuna bakma gereği hissetmedim bile. Ellerimi Bones’un sıcak teninde gezdirmekle meşguldüm. Ondan başka hiçbir şey umruma değildi. Elbisemi çekiştirdi ve ön tarafını yırttı. Ağzı boynumdan göğüslerime inen sıcak bir iz bırakmıştı. Dişleri derimi lezzetle sıyırıyordu. Sutyenimi indirip göğüs uçlarımı kuvvetle emmeye başlayınca ağzımdan boğuk bir inilti yükseldi. Bu arzu dolu darbeler öylesine keskindi ki neredeyse canımı acıtıyordu. Elimi bir bütün olan vücutlarımızın arasına sokuyor ve pantolonunu parçalayıp atmaya çalışıyordum. Elini külotumun altından geçirerek parmaklarını içime soktuğu an aklımda ne var ne yok hepsi silinip gitmişti. Sırtımı rahatsız eden şeye başımı değdirebilecek kadar germiştim kendimi ve çığlığımı bastıramıyordum. Belim her sürtünmede zevkten kıvrılıyor, heyecanım artıyordu. Beni sırılsıklam ve sancılı bir halde bırakarak elini geri çekti. “Daha fazla dayanamayacağım,” diye mırıldandı Bones. Eğer konuşmaya halim olsaydı ben de aynısını söylerdim. Ama o inanılmaz parmak darbeleri nefesimi tüketmişti. Bones hareket etti, bir yırtılma sesi daha duydum ve hemen ardından onu içimde hissettim. Aynı anda ağzını ağzıma bastırarak içimi dolduran sertliğinin verdiği coşkulu çığlıkları bastırıyordu. İçimde ritmik bir şekilde hareket etmeye başladığında zevkten deliye döndüm. Aklımdan yalnızca şu birkaç sözcük geçiyordu: Daha sert. Daha hızlı. Daha. Evet! Tırnaklarımı sırtına geçirdi­ ğim sırada düşünebildiğim tek şey buydu. Bones kalçalarımı tutuyor ve sırtımdaki sertlik hareketlerimizle uyum içinde sallanırken beni sıkıca kavrıyordu. Öpücükleri, benim ona tutunuşum ve sırtımdaki şu tuhaf şey yüzünden güçlükle nefes alıyordum ama umrumda değildi. Tek sorun, bu azdırıcı tutku yüzünden kendimi kaybetmek üzere oluşumdu. “Durma, durma!” diye bağırdım ama ağzımdan boğuk bir iniltiden başka bir şey çıkmamıştı. Bones bunu anlamış olmalıydı, çünkü beni kendimden geçirecek kadar hızlanmıştı. Bedenim aşırı zevkten sarsılırken kasılmalar başladı. Bones’un inlediğini duyuyordum. Kalp atışlarımı bastıracak kadar yüksek sesle inliyordu. Dakikalar sonra bacaklarımın arasında bir ıslaklık hissettim. Birkaç dakika boyunca konuşamadım. “Bir şey batı­ yor. .. Sırtıma.”Hala soluk soluğaydım. Elbette Bones’un öyle bir derdi yoktu. Hiç nefes almasa da olurdu. Beni hafifçe kaldırdı ve arkamdaki rahatsız edici şeyin ne olduğuna baktı. “İnce bir ağaç dalıymış.” Sonunda dönüp arkama bakabildim. Evet, gerçekten de arkamda bir ağaç vardı. Üstünde de minicik dallar. Bacaklarım belinden kaydı ve ayaklarımı yere bastım. Elbiseme şöyle bir baktım. Mahvolmuştu. Sanırım Bones’un lime lime olmuş gömleğinin yanında bundan şikayet etmeye hakkım yoktu. Sonra da -biraz gecikmeli olarak- birilerine bedava gösteri izletmiş miyiz diye etrafıma bakındım. Tanrı’ya şükür yakınlarda bizi gözetleyen kimse yoktu. İyi ki bu dükkan erken kapanıyordu ve iyi ki Bones karanlık bir yer seçmişti. “İçimde yılların açlığı vardı,” diye mırıldandım. Hala devam eden zevk dalgalarının tadını çıkarıyordum. Bones o sırada boynumu öpüyordu. Son sözüm üzerine durakladı. “Yıllar mı?” diye sordu kısık bir sesle. Aniden açıklanamaz bir biçimde utandım. Evet, içinde bulunduğumuz durumda utanmam biraz anlamsızdı ama utanıyordum işte. Kalabalığın ortasında pantolonumu indirmeyi göze aldığım böyle bir anda bile, yıllardır girdiğim seks perhizinin ortaya çıkması katlanılır gibi değildi. Yine de sözümü geri almak için artık çok geçti. Derin bir nefes aldım.
Sayfa 186
·
1 artı 1'leme
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.