Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Çocukluğumuz
Hiçbir art niyetin olmadığı bir dönemdi, çocukluğumuz. Çoğu zaman yalınayak gezerdik. Öyle guruplaşma falan yoktu, çıkardık evden elimizde bir parça sac ekmeği kime rastlarsak onunla bölüşür devam ederdik yolumuza. Cebimizde sapan, kibrit, çakı ve ip eksik olmazdı. Günümüz tarlada bayırda geçerdi. Hangi bağ kimin, hangi bahçe, bostan nerede önemsizdi. Hepsi bizimdi sonuçta. Çoğu zaman karnımız dut, karpuz, kavun, domates, salatalık, üzüm vs. Artık mevsim ne mevsimiyse onunla doyardı. Onlarca çeşit yenilebilir ot bilirdik. Bazen birer serçe vururduk sapanla, bazen teleme yapar; keçi ve incir sütü karıştırarak, yerdik. Temizdi kalbimiz mesela hiç unutmam bazen dere kenarına dizilir işerdik. En fazla kim sünnetli kim değil ona bakar, ya da kim en uzağa işleyecek diye yarışırdık. Pek aklımıza gelmezdi dereye işerken az aşağıda derenin içinde yün yıkayan annelerimiz. Kızlarla mesela; sadece oyun oynardık başka şey gelmezdi aklımıza. Hangimiz zengin hangimiz fakir onun da bir önemi yoktu. Çünkü yaşadığımız hayatta paranın yeri yoktu ama babası olmayan çocukların her zaman bir ayrıcalığı, önceliği vardı. Büyüklerimizden öyle görmüş, öyle öğrenmiştik. Güzeldi çocuk olmak. Borcumuz yoktu kimseye, sevda özlem, arzu vs. nedir bilmezdik. İşsizlik, stres kavga dövüş nedir onu da bilmezdik. En acımasız kavgamiz güreşmekti. Sırtı yere gelen pes eder, hayat kaldığı yerden güle oynaya devam ederdi. Fakat en büyük hayalimiz büyümekti. Büyüyünce o günleri arayacağımızı, özleyeceğimizi bilmeden... Kays Mahfi
·
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.