Bu meseleler hakkında düşündükçe daha fazla kurt düşüyordu içime. Sonunda kaçışı olmayan bir kafa karışıklığı, bıkkınlık ve sıkıntı girdabına düştüm. Günahlarımı Roman ritüellerine göre itiraf edemez ve benden beklenenleri yapamaz oldum. Ruhumun selamete eremeyeceğinden korkmaya başladım. Beşikten beri içli dışlı olduğum ve inanç yoluyla içime işlemiş olan dini, bir anda reddetmek imkansız olduğundan kuşkularımı sesli dile getirmeye başladım (yirmi iki yaşında vardım yoktum): Öbür dünya için söylenenler uydurma olabilir miydi? Bu söylenenlere duyulan inanç, akılla bağdaşıyor muydu? Çünkü aklım pek çok şeyi gözüme sokar gibi tekrar tekrar hatıriatıyordu bana ve kulağıma (inanca) taban tabana zıt şeyler fısıldıyordu.
Sayfa 110 - İletişim Yayınları