Gönderi

1088 syf.
·
Not rated
·
Read in 23 days
Safahat: Mehmet Akif'in Yüreğinden Yaşamın Yüzleri
Safahat, kelime olarak “hayatın değişik yüzleri, görünümleri” ile “aşamalar, evreler” anlamlarına gelir ve safahat 7 ayrı kitabın ortak adıdır. İlk kitabı -kitaba adını da veren- Safahat, ikinci kitabı Süleymaniye kürsüsünde, üçüncü kitabı Hakkın sesleri, dördüncü kitabı Fatih kürsüsünde, beşinci kitabı Hatıralar, altıncı kitabı Asım,yedinci kitabı ise Gölgelerdir. Mehmet Akif’in fikir kaynağı bizzat toplumda yaşayan düşüncedir. Toplumu en iyi şekilde eserlerinde yansıtmıştır. Özellikle de Safahat kitabında. Verem hastadadır. Mehmet Akif toplumdur, toplumun tam içidir. Aşkından yataklara düşenler değildir onun ilham kaynağı. O ümit doludur. Cihan Harbinde ülkeden ülkeye, cepheden cepheye, kürsülerden kürsülere koşarken görürüz. Vaazlar veren odur hep. “Vatan için” denildiği vakit tutabilmek ne mümkün. Berlin’de o…Necid Çöllerinde o… Süleymaniye Kürsüsünde yine o… Bekliyor Çanakkale zaferini Necid Çölllerinde. Zaferin ardından ekliyor: “Asım’ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek. İşte, çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.” “Bana sor sevgili kari’ sana ben söyleyeyim, / Ne hüviyette şu karşında duran eş’arım: / Bir yığın söz ki, samimiyyeti ancak hüneri; / Ne tasannu’ bilirim, çünkü, ne san’atkarım. / Şi’r için “göz yaşı” derler; onu bilmem, yalnız, / Aczimin giryesidir bence bütün asarım! / Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem; / Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizarım! / Oku, şayed sana hisli bir yürek lazımsa; / Oku, zira onu yazdım, iki söz yazdımsa.” dizeleriyle başlar safahat. 1)Safahat 7 kitaba adını veren safahat ilk kitaptır aynı zamanda. Şiirlerinin konusu dönemin sosyal sorunları(savaş,milli mücadele,halkın çektiği sıkıntılar),tarihi ve dini konulardır. Kitap 1911’de yayımlanmıştır. 1908-1910 yılları arasında Sırat-ı Müstakim dergisinde yayımlanmış şiirlerden oluşmaktadır. Bu şiirlerin bazıları şairin yaşadığı çevreden, gözlemlerinden hareketle yazılmıştır. Hasta, Seyfi Baba, Bayram, Selma gibi şiirler böyledir. Bazıları ise önemli sosyal olaylara parmak basar. Şair yaşadığı dönemdeki önemli olayları, çarpıklıkları gerçekçi bir biçimde hikaye eder. Küfe, Mahalle Kahvesi, Meyhane, Hasır bu tür manzum hikayelerdir. Bazı hikayelerin konusu ise İslam tarihinden alınmıştır: Kocakarı ile Ömer, Dirvas gibi. 2)Süleymaniye Kürsüsünde İlk baskısı 1912 yılında yapılmıştır. 1502 mısradan oluşan uzun bir manzumedir. Dünyanın çeşitli yerlerindeki Müslümanların durumunu ortaya koyan ve onları birlik olmaya davet eden bir metindir. Müslüman ülkeleri gezmiş ve Müslümanların içinde bulundukları kötü durumu yakından görmüş Abdürreşit İbrahim,Süleymaniye kürsüsünden Müslümanlara seslenir. 3)Hakkın Sesleri İlk baskısı 1913’te yapılmıştır. On manzumeden oluşmaktadır. Balkan Savaşı’nın doğurduğu felaketler, kaybedilen topraklar, ayaklar altına alınan haysiyet dolayısıyla bu eser, bir yakarış ve uyarı kitabı özelliği taşımaktadır. Ayet ve hadislerin ışığı altında dönemin meselelerine değinilmektedir. Özellikle ırkçılık, dinsizlik gibi konuların doğuracağı felaketler konusunda uyarılarda bulunulmakta, birliğin önemi vurgulanmaktadır. 4)Fatih Kürsüsünde İlk basım tarihi 1914’tür. Akış açısından ikinci kitap olan Süleymaniye Kürsüsünde’ye benzer. İki arkadaşın Fatih Camii yolundaki konuşmalarından ve cami kürsüsünde verilen vaazdan oluşan uzun bir manzumedir. Tembellik, karamsarlık, geri kalmışlık, milli ve dini değerlerden yoksunluk, Batı taklitçiliği eleştirilmekte, çalışmanın, azmin önemi üzerinde durulmaktadır. Batı’nın bilimdeki ilerleyişinden yararlanılması önerilmektedir. Bu kitapta; “Bekayı hak tanıyan sa’yı bir vazife bilir./ Çalış, çalış ki beka sa’y olursa hak edilir.” dizeleri sıklıkla tekrarlanmaktadır. 5)Hatıralar İlk defa 1917’de kitap olarak yayımlanmıştır. Akış açısından Hakkın Seslerine benzemektedir. Şairin Berlin, Necid ve Mısır’a yaptığı seyahatlerle ilgili gözlem ve izlenimleri kitapta ağırlıklı yer tutmaktadır. Doğu ve Batı toplumları ağırlıklı karşılaştırılarak Müslümanların geri kalmışlıklarının sebepleri üzerinde durulmaktadır. İslamı gereği gibi yaşamayan ve geri kalmışlığa sebep olan tembel halk ve yabancılaşmış aydınlar eleştirilmekte, toplumun yaşadığı felaketler karşısında Allah’a yakarılmaktadır. 6)Asım Kitap halinde ilk defa 1924’te yayımlanmıştır. 2292 mısradan oluşan tek parça, uzun bir manzumedir. Eser Hocazade (Mehmet Akif), Köse İmam(Mehmet Akif’in babasının öğrencilerinden Ali Şevki Efendi), Asım (Ali Şevki Hoca’nın oğlu), ve Emin (Mehmet Akif’in oğlu) arasında geçen konuşmalardan oluşmuştur. Esas kişiler Hocazade ve Köse İmam’dır. Kitap bu yönüyle bir tiyatro eserini andırmaktadır. Asım, Mehmet Akif’in dünya görüşünü ayrıntılı olarak ihtiva eden eserdir. Asım, Akif’in düşündüğü ideal gençliğin sembolüdür. Onun temsil ettiği nesil hem bedenen sağlıklı, güçlü hem de Batı’da pozitif bilimleri öğrenmiş, manevi değerlere bağlı bir nesildir. Çanakkale Savaşı’nı kazanan bu nesildir. Nitekim Akif’in Çanakkale şehitleri için yazdığı destan, bu kitaptadır. Karşılıklı konuşmalar sırasında köylülerin, eğitim kurumlarının, gençliğin durumundan bir savaş vurguncularına, fuhşa, her türlü ahlaksızlığa kadar ülkeyi saran birçok kötülüğe değinilir. Bütün bunların üstesinden gelecek olan, Asım’ın neslidir. 7)Gölgeler İlk defa 1933’te Mısır’da yayımlanır. Uzunlu kısalı 41 şiirden oluşmaktadır. Bölünme ve ümitsizliğin kötülüğünü, azmin ve çalışmanın önemini vurgulayan şiirlerin yanında, diğer kitaplardakinden farklı olarak mistik, lirik şiirlerde vardır Gölgeler’de. Bu kitabı iyi anlatan Leyla isimli şiirden bir bölüm: …Niçin hilkat zemininden henüz yüksekte pervazın? / Şu topraklarda, şayed, yoksa hiç imkan-ı i’zazın… 8) İstiklal Marşı Şairin en önemli eseri olmasına karşın İstiklal Marşı, Mehmet Akif Ersoy’un bütün şiirlerinin bulunduğu Safahat kitabına dahil edilmemiştir. “O benim eserim değildir, milletimin eseridir.” demiştir. Bunun gibi Safahat’ta yer almayan birkaç şiiri daha bulunur. Mehmet Akif Ersoy'un "Safahat" adlı eseri, Türk edebiyatının değerli bir hazinesini oluştururken, şairin dönemindeki toplumsal meselelere olan duyarlılığını ve umudunu büyük bir incelikle yansıtmaktadır. Bu şiirsel destan, sadece geçmişin izlerini değil, aynı zamanda insanlık değerlerini, direnişi ve umudu içinde barındıran derin bir anlam taşımaktadır. Akif'in kaleminden çıkan bu eser, toplumsal sorunlara karşı şairin duyarlılığını ve umudunu okuyucuya aktarırken, günümüzdeki okuyuculara da bir çağrıda bulunuyor. Şairin işlediği konular, sadece dönemsel değil, aynı zamanda evrensel bir öneme sahiptir. "Safahat," insanlık değerleri, direniş ve umut konularında bir ilham kaynağıdır. Mehmet Akif Ersoy'un mirası, günümüzde hala yaşamaktadır ve "Safahat," zamanın koskoca bir asrını aşarak güncelliğini korumaktadır. Bu kıymetli eseri keşfetmek, şairin bakış açısıyla dünyaya bir yolculuk yapmak, bugünün sorunlarına farklı bir perspektiften bakmak isteyen herkes için bir fırsattır. Akif'in kalemi, sadece bir dönemin değil, insanlığın ortak hikayesinin bir parçasıdır. Şairin bu eseriyle buluştuktan sonra, geçmişle gelecek arasında köprü kurarak, umut dolu yarınlara olan inancımızı diri tutabilir ve insanlığın ortak değerlerine daha fazla odaklanabiliriz.
Safahat
SafahatMehmet Akif Ersoy · Beyan Yayıncılık · 20076.3k okunma
·
134 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.