İslam'daki devrimci dalganın birkaç bileşeni vardır. Bunlardan biri de aşağılanma duygusudur: Kendilerini Allah'ın hakikatinin yegane koruyucusu olarak görmeye alışmış, Allah'ın onu kafirlere ulaştırmasını emretmiş ve bir anda kendilerini aynı kafirler ve kafirler tarafından tahakküm altına alınmış ve sömürülmüş bulan bir insan topluluğunun duygusudur. Artık tahakküm altında olmadıklarında bile, hayatlarını değiştirecek, onları gerçek İslam'dan başka yollara taşıyacak şekilde derinden etkilendiler. Çoğu Batı'dan alınmış çeşitli çareler denenip birbiri ardına başarısız olurken, aşağılanmaya hayal kırıklığı eklendi.
Aşağılanma ve hayal kırıklığından sonra, yeniden diriliş için gerekli olan üçüncü bir bileşen geldi: yeni bir güven ve güç duygusu.
Bu güven ve güç duygusu, Mısır'ın İsrail'e karşı savaşını desteklemek için petrol üreten Arap ülkelerinin çok etkili bir silah olarak petrolün hem arzını hem de fiyatını kullandığı 1973 petrol krizinden doğdu. Sonuçta ortaya çıkan zenginlik, gurur ve özgüven, başka bir yeni unsurla -kibirle- pekiştirildi. Avrupa ve Amerika'yı daha yakından tanıyan Müslüman ziyaretçiler, Batı uygarlığının ahlaki yozlaşması ve buna bağlı zayıflığı olarak düşündükleri hususları gözlemleyip anlatmaya başladılar.