Ben bu kitabı alırken kitabın ünlü bir kitap olduğunu bilmiyordum. Sadece internette gördüm ve “Güzel kitaba benziyor” diye aldım.
Kitaba başladığımda başlarda biraz atmosferi garipsedim. Çünkü ana karakter ve arkadaşlarının yaptığı çoğu şey ‘biraz fazla ergence olduğu için’
(Örneğin kızın dışarı çıkarken Prenses Gibi taç takması, 16 yaşında evlilik düşünceleri vs.) bana garip geldi..
Kitap boyunca Autumn’nın Jamie’ye fazla bağlanması ve ikide bir ‘beni bırakma lafları’ beni deli etti.. Jamie Autumn’ı bırakınca biraz sövsemde açıkçası çocuğu haklı bulduğumu söylemeliyim.. kız sülük gibi
Bu kitapta öğrenebileceğiniz bir şey varsa o da şudur: Keşke deme. Pişman olma. Birini seviyorsan söyle. Eğer aşık değilsen itiraf et.. yeterki pişman olma..
Çünkü ana karakter ne zaman Finny den bahsetse ne zaman Finny’nin penceresini izlese içime bir yumru oturdu.
(Normal hayatta utangaç biriyim ama kızın yerinde olsam pişmanlığıma dayanamam bağıra bağıra sevdiğimi söylerim) Kızın yerine pişman olduğumu belirtmem gerek.
Kitabın sonuna gelirsek. Kitabın ortalarına yaklaştığımda sonu zaten tahmin etmiştim. Ama içten içe belki belki mutlu biter diye de dua ettim. Ama maalesef..
Kitapla ilgili son söyleyeceğim şey de şudur: kitapta açıkçası cidden üzüldüm. Beni üzme beklentimi karşıladı. Saat gece 2.30 ve bu kitap yüzünden oturmuş duvara bakıp ‘Finny neden öldün be’ diye düşünüyorum..
İyi geceler.~