Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Allah(c.c), Musa(a.s) ile Konuştu
Hepsinin zahiri, Musa aleyhisselâm'ın bir kelâm-ı lâfzî işitmiş olmasıdır. Burada Mutezile demişlerdir ki: من الشجرة sarahatiyle Musa aleyhisselâm nidayı şecereden işitmiştir. Ve bu nidâ ile mütekellim olan da, Allah Teâlâ'dır. Halbuki Allah Teâlâ bir cisimde olmaktan münezzehtir. Demek ki, Allah Teâlâ'nın tekellümü ancak bir cisimde kelâm halk etmekledir. Buna karşı kelâm sıfatının kıdemine kail olan Ebu Mansur-i Mâtüridî ve Maverâe'n-nehir Türk uleması derler ki: "Allah Teâlâ'nın zatı ile kaim olan kelâmı kadîm, işidilmez. İşidilen ancak ses ve huruftur. Ve işte ağaçta yaradılan ve ondan işidilen odur." Ebu'l-Hasen-i Eş'arî de, demiştir ki: "Cisim ve araz olmayan zatının görülmesi mümkün olduğu gibi, harf ve savt olmayan kelâm-ı nefsinin de mesmu' olması mümkündür." İmam-ı Gazali de, bunu te'yid eylemiştir. .. Hasen-i Basrî Hazretleri: "Musa aleyhisselâm'a, nidâ-i vahy ile nidâ olundu. ‎‫فاستمع لِمَا يُوحَى )... şimdi verilecek vahyi dinle" Tâhâ-20/13) buna delîldir."‬‎ demiş. Cumhur-ı ulema buna razı olmamış: "Allah Teâlâ, O'na vasıtasız kelâm söyledi. Buna delil, وَكَلَّمَ اللهُ مُوسَى تكليمًا )"... hem de Allah'ın Musa'ya kelâm söylemesi gibi." Nisa-4/164)dır. Zira vahy olsa idi, Enbiya arasında Kelîm isminin Hazret-i Musa'ya ihtisası olmazdı. "Festemi' limâ yuha"da vahy ile değil, sarih kelâm ile söylenmiştir" demişlerdir. Fakat burada (" Bununla beraber hiç bir beşer için kabil değildir ki Allah ona başka suretle kelâm söylesin, ancak vahyile veya bir hicab arkasından ve yahud bir Resul gönderip de izniyle ona dilediğini vahyettirmesi müstesna, çünkü o çok yüksek, çok hakimdir." Şûrâ-42/ 51) âyetini unutmamak lâzım gelir. Zira diğer Müfessirîn de, Musa'ya olan teklimin burada "illâ vahyen" kısmında dahil olduğunu söylemişlerdir. Şu halde Hasen-i Basrî Hazretleri'nin muradı da, bu olmak lâzım gelir. Çünkü bu âyette vahiy, Resul irsaliyle olan vahye mukabil zikredildiğinden, bilā vasıta vahiy demektir. Bu da, yalnız ilka-i mânâ ile olabileceği gibi ilka-i lâfz ile dahi olabilir ve iste Musa'ya da böyle olmuştur.
Sayfa 205 - Cild 6 28/30 tefsiriKitabı okuyor
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.