Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Kısa Kollu Pembe Tişörtüm Bana Ölümü Hatırlatıyor. ( Gerçektir.)
Hayat akıyor, geçiyor, yaşanıyor, yaşanılıyor. Ama hayatın bize ne zaman ne sunacağını bilemiyoruz. Çok mutluyken birden seni mutsuz edecek haber alabilirsin. İşlerin çok iyi bir şekilde yolunda gittiğini düşünürken neticede hayal kırıklığına uğrayabilirsin. Çok sevdiğin dostunun aslında çıkar arkadaşın olduğunu görebilirsin. Senin hiç sevmediğin bir insan seni çok mutlu edebilir. Çok yanında, yakınında yer alıp önemsemediğin, görmezlikten geldiğin insan aslında sürekli seni takip eden, sen farkında olmadan sürekli senin hatalarını düzelten, açıklarını kapatan, sana sürekli destek çıkıp yardım eden bir insan olabilir. Bilemeyebilir, anlayamayabilirsin! Hayat sürprrizlerle doludur. Ne zaman ne olacağını bilemezsin. Sen hayat içerisinde sana biçilen kendi rolünü ve rollerini oynarsın. Uzun bir rüyadır yaşadıklarımız. Neticede rolünü ne kadar güzel oynadıysan o nispette mükafatını alırsın. Bu geçen zamana ve akıp geçen yıllara seyirci kalmadan hayata ve yaşama değer katmak, onu anlamlandırmak ve güzel bir rol oynayabilmektir önemli olan. Boşa geçirmemek, bana hayat hep yalan söylüyor, benim kaderim kötü yazılmış, ben kimim ki gibi anlamsız boşlukların içine düşmemek gerekir. İlerleyen yıllarda geriye dönüp baktığında “beyhude geçti yıllar” dememek için, her nerede ve her ne şartta olursan ol, onu bir sanatkarın ince oymaları gibi nakşetmek ve yeise kapılmadan severek yaşamak gerekir kanımca.. Yolumuz Elazığdan geçiyordu ve güzel bir yolculuk yapıyorduk. Yanımda ve arkamda sevdiklerim. Yanımda kardeşim arkamda ise annem. Keyifliydi aslında o ana kadar yaşadıklarımız. Kah kitap okuyarak, kah sohbet ederek, kah dışarıyı-doğayı seyrederek yolculuğumu geçiriyordum ne yaşayacaklarımızı hiç bilemeden. Yolculuk güzeldi ve önce annemin, arkasından da benim içim geçmiş, bizlere tepemizden olanca sıcaklığını esirgemeyen haziran güneşinin de etkisiyle, rehavet basıp uykuya dalmıştık. Derken bir gürültü patırtı duydum, keskin bir hışırtı ve garip sesler işitmeye başlamıştım. O esnada kardeşimin titrek ve ürkek bir şekilde abii! deyişini hatırlıyorum. Anladım ki işler yolunda gitmiyordu ama o an düşündüklerimi, hatırladıklarımı, aklımdan gelip geçenleri, dudaklarımdan ve beynim kılcal frekanslarında sürekli atlayıp duran iç seslerimin neler olduğunu anlatabilmem veya tarif edebilmem imkansız. Bütün bunlar belki 1 veya 2 saniye sürdü. Sonra derin bir sesizlik hissettim... Ve kendime geldiğimde sorduğum soru, ben neredeyim? olmuştu. Yanımdan ve arkamdan gelen sızlanmaları ve haykırışları duyunca önce sevindim, şükrettim ve hemen derin bir düşünceye kapıldım. Çok üzülmüştüm ama hayat devam ediyordu ve sızlanmanın hiç sırası değildi. Derhal kendime geldim. Önce kendi emniyet kemerimi çözdüm sonra sıkışmış durumda olan kardeşimin -etrafta toplanan insanlardan birinden aldığım bıçakla- emniyet kemerini kestim. Çok soğukkanlı olmaya çaba sarfettim. Arabamız çok süratli bir şekilde yoldan çıkmış ve çarpmalardan sonra yana yatık bir şekilde durmuştu. Üçümüzü de derhal ambulanslarla Elazığ Üniversite Hastanesine götürdüler. Yan yana sedyelere koydular. Solumda kardeşim sağımda ise annem yatıyordu. Babamın acısı hala tazeleğini korurken bir başka acı daha yaşatma diye Allah’a dua ediyordum. Ben iç kanama geçirmişim ufak bir ameliyat oldum. Kardeşimin bacağında derin bir yırtık oluşmuştu dikiş atıldı. Her zaman çocuklarının mutluluğunu isteyen ve onların acı çekmelerini hiçbir zaman istemeyen annemiz, yine sanki bizim acılarımızı da üstlenmiş gibi en çok da acı çeken o olmuştu. Çok kan kaybetmişti ama kaderi ona yaşama devam demişti ve suratına atılan dikişlerle ve kaburgasında kırıklarla kurtulmuştu. Ama hiçbirimiz isyan etmedik ve halimize şükrettik. Bu kaza yaşandığı esnada üzerimde pembe renkli kısa kollu tişörtüm vardı ve yırtıkları olmasına rağmen halen arada bir giymeye devam ederim. Her giyişimde ise ölümü hatırlar tuhaf bir duygular yoğunluğu yaşarım. Hayat fani. Ölüm ani. Sonrasında pişmanlık duyacağın şeyler için üzme, kırma etrafında yaşayanları. Üzdüysen de git gönlünü al. Af dile, göreceksin ki içinde yer alan derin bir yaraya merhem olacaktır yaptığın. Sevgiyle kalın.. ömer yaşar
··
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.