Allah'a açılan kapımdı bu seccade. İnsanlığımı, acizliğimi bana hatırlatıyor, asıl olanı, gideceğim yeri unutturmuyordu. Dünya telaşesinden ve insan kavgalarından uzaktı. Ne kul yapımı silahlar, ne de kafa patlatan korna sesleri. Kapısında oturmuş komşusunun ne yaptığını konuşan kadınlar da yoktu Allah'a açılan kapımda, karısını döven haysiyetsiz adam da. En çok da kötülük yoktu bu kapıda. Nefsimin ağzını bağlıyor, tüm kötü huylarımı kapı dışarı ediyordum. Ama katlandığı an seccadem başlıyordu nefsim benimle uğraşmaya. İmtihanların en büyüğüydü bu bana. Onunla olan savaşım ahirete kadar yakamı bırakmayacaktı. Ya ben ya da o kazanacaktı. Tek kurtarıcı kapım tövbemdi. Bilerek veya bilmeyerek işlediğim tüm günahlarımın affı için açıyordum elimi. Rabbim ne büyük bir Rab'di ki onca affedilmez günahı bir yakarışla affediyor, herkesi kapısına kabul ediyordu. Dün çirkinken bugün güzelleşiyordu için. Dün eskiyken, bugün tazeleniyordu. Dün korkarken cehennemin ateşinden, bugün sadece cennet için dua ediyordun. Tazeleyen bir dindi İslam ve tek olan, asıl olan, affeden, bağışlayan Allah (c.c) yaşamın güzelliğini ellerimize bırakırken ölümün vazgeçilmezliğini sunuyordu. Ölüm de güzeldi İslam'da, acı da güzeldi, yaşam da.