Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Hasta Bedenin Ruhu
Merhaba arkadaşlar bugün hakkında konuşacağımız kitap Prof. Dr. Erol Göka ve Doç. Dr. Murat Beyazyüz'ün kaleme aldığı, "Hasta Bedenin Ruhu" adlı eseridir. Hocalarımız psikiyatri alanında uzmanlaşmışlardır. Bu yüzden kendileri Tıp literatürüne de hakim olduklarından dolayı, yaptıkları çalışmalar bir kat daha önem kazanıyor. Ayrıca bilimsel kavramlar kullanmak yerine, yalın ve anlaşılır bir dil kullanarak alana ilgi duyanlar tarafından rahatlıkla okunabilmesini sağlamaktadır. Sadece kitabın ilk bölümlerinde yer alan, bir takım kuramlar, alan hakkında belli bir birikimi gerektirebilir. Onun dışında gayet akıcı ve bilgilendirici bir eserdir. Bu kitabı kurken bireysel hayatlarımızdan da tecrübe ettiğimiz, Hasta-doktor ilişkisini dışarıdan gözlemleme fırsatı bulabiliyoruz. Bu eser, süreç içerisindeyken farkında olmadığımız davranışlarımızın, ifadelerimizin veya doktorun kullandığı dilin bizim üzerimizdeki etkisini, öğrenebilme imkânı sağlıyor. Nacizane beni tatmin etmeyen kitabın ismiydi. Çünkü ismi ilk okuduğumda, bana hasta olan bir bireyin süreç içerisindeki yaşadığı psikolojik bunalımlardan söz edeceklermiş gibi bir izlenim verdi. Kitabı okurken çok daha derin, farklı şekillerde Ruh ve bedeni ele aldığını gördüm. Kitapta dikkatimi çeken bir diğer detay, hocaların her bölümün başında, edebiyatımızda yer alan Peyami Safa'nın yazdığı 9. Hariciye koğuşu adlı eserden alıntılar yaparak kitaba farklı bir hava katmışlardır. İçerik konusuna gelecek olsursak: 20. yüzyılda sağlığı; fiziksel bir rahatsızlık ve sakatlığın olmaması şeklinde tanımlanmasına karşı, Dünya Sağlık Örgütü'nün sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedensel ruhsal ve sosyal yönden tam iyilik durumunda olma şeklinde, tanımlaması üzerine bu yönde çalışmalar hızla artmaya başladı. Elimizdeki bu eser de bu tarz çalışmanın bir ürünüdür. Genel anlamda içerdiği konuları özetlersek; 1'incisi fiziksel olarak yaşanan bir hastalığın birey ve doktor tarafından bedenin sanki kişiye ait değilmiş gibi nesneleştirilmesi, 2'ncisi fiziksel olarak yaşanan rahatsızlıkların ruh sağlığını nasıl etkileyebileceği ve bireylerin bu konuda ki farkındalık seviyesinin neden düşük olduğunu, 3'ncüsü bazı rahatsızlıkların neden hastalık tanımı almadığı, 4'üncüsü hastalığın teşhisinden tedavi sürecine kadar aşama aşama ele alınması, 5'incisi Tıp dünyası içinde konuşulması gereken konuların nasıl popüler kültürün günden maddeleri haline geldiğine dair geniş bilgiler bulunmaktadır. Kitap okurların daha rahat takip edebilmesi için yedi ana bölümünden oluşur. İlk iki bölümde "beden" kavramını Psikolojinin önde gelen isimlerinin kuramlarında ve teorilerinde bu kavramı nasıl ele aldığından bahsetmişlerdir.Dediğim gibi bu bölüm belli Bir literatür hakimiyeti gerektiriyor. 3.bölüm olan sağlık Tıp ve beden ilişkisinde, farklı disiplinlerdeki uzmanların aynı kelimeleri farklı şekillerde tanımlanmasından dolayı kaynaklanan sıkıntıları, sonrasında disiplinlerarası anlayışın öneminin artmasıyla bu yanlışlığın azaldığını ifade etmişlerdir. Yazarların eleştirdiği bir anlayış ise, beden ve ruhun birbirinden ayrı tutulması gerektiğidir. Aksine beden ve ruhun birbirinin tamamlayıcısı olduğundan bahsetmişlerdir. Vücutta meydana gelen herhangi bir değişikliği beyinde de karşılık bulduğunu gösteren araştırmalar hakkında bilgi vermişlerdir. 4.bölümde ise; hastalık, beden ve psikoloji konularını işleyen hocaların, hastalık ve rahatsızlık arasındaki karmaşık ilişkiyi ifade etmişlerdir. Örneğin bazı ölümcül hastalıkların bireye hafif rahatsızlık verebildiği ancak bazı geçici hastalıkların ise birey için dayanılmaz ağrılara sebebiyet verdiğine yönelik durumları ifade etmişlerdir. Daha sonra hocalar narsizmin sağlıktaki yerine değinmiştir. Bu konu ile ilgili, bireyler kendilerinin "özel olduğunu düşünmesi" kendisine bir şey olmayacağı düşüncesiden dolayı hastalık, rahatsızlık ve ölüm gibi kavramları kabullenememektedir. Bu tür durumlarda hekimlerin kullandığı dil sayesinde kişi hastalığı bedeninden bağımsız olarak yorumlayabilir. Bedenini nesneleştirerek sanki kendinden bir parça değilmiş gibi yansıtır. Beden nesneleştiğinde alınan tanılar daha rahat dışsallaştırılarak hastalıkla baş etme sürecinin ilk adımları atılır. 5. ve 6. bölümlerde ele alınan tanı koyma ve tedavi etme sürecinde hocalar hastanın tanıyı kabullenmesi, hastalık ile kurulan ilişki, hastalığa yüklenen anlam, hastalığın oluşturduğu ağrıların hastanın kendisinde ve çevresindeki temsili gibi konuları hem hastanın hem de hekimin bakış açısından kapsamlı bir şekilde anlatmaktadır. Kitabın son bölümünde ise günümüz dünyasının popüler konularından olan kan bağışı, organ bağışı ve doku naklinden bahsedilmiştir. Kişileri kan ya da organ bağışına iten motivasyon, ölen bir kişinin yakınlarının organ nakli konusunda hangi endişelere sahip oldukları, organ ve doku nakli gibi konulara sosyolog ve antropologların bakış açılarına da yer verilmektedir. Bu bölümün sonunda organ bağışı, kan bağışı ve doku bağışı ile ilgili birçok sorunun cevabını bulabileceğinizi düşünüyorum. "Organlarınız çürümesin insanlara umut ışığı olsun! " diyerekten sözlerime son veriyorum. Keyifli okumalar dilerim.
Hasta Bedenin Ruhu
Hasta Bedenin RuhuErol Göka · CK Yayınevi · 20125 okunma
·
128 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.