Tarih cesur, entelektüel, birikimli, sade bir yaşam çizgisine sahip, özgür ruhlu erkeklerin başarı ve hatta bir tür kutsanma öyküleriyle doludur. Bu erkeklerin bazıları zaman zaman sistemle çatışmalı duruma düşseler ve hatta öldürülseler bile, bunun nedeni muhalif duruş ve düşünüşleri olmakta ve cinsel kimliklerine yönelik bir saldırganlıkla karşılaşmamaktadırlar. Oysa onlarınkine benzer bir yaşam tarzı, duruşuyla değilse bile düşünsel yapısıyla muhalif bir nitelik taşımayan Hypatia'ya, kadın olmasından ötürü çok görülmüştür ve esas olarak cinsel kimliği saldırıların hedefi olmuştur.
Onu şehrin baş düşmanı ilan eden, tutucu çevrelerin temsilcisi kilisedir. Ancak insanların sevgi ve saygı duyduğu bir filozof, gökbilimci ve matematikçiye açıkça saldırmak, kilise için bile kolay değildir. Böylece "sinsi bir kumpas" devreye sokularak çirkin amaçlara yol açılacaktır. Ateşli bir dedikodu mekanizması işlemeye başlamıştır.
O bir cadıdır. "Büyücülüğün en tehlikeli türü olan kara büyüyle uğraşmaktadır." O, şehirdeki pek çok insana şeytani büyüler yapan, "şeytanca hileleriyle pek çok insanı baştan çıkaran tehlikeli bir cadıdır." Sonunda şehirde ona karşı şiddetli bir rüzgar esmeye başlar ve Hypatia, ortamı uygun bulan "kusursuz Hıristiyan" Peter önderliğindeki kalabalık bir lümpen takımı tarafından acımasız bir linçle ortadan kaldırılır.