Etraf sessiz,
Ağaçlar durgun, rüzgârlar suskun...
Bekliyor herkes ritmik bir saat tiktakları ile
Bir nefesin daha tükenişini,
Boşlukta yitişini, umutsuzca.
Belki olması gerekendir
Kabul edemediğimiz bu yok oluş.
Ama olmuyor.
Canımdan bir parçam, can parem...
Gözlerimin kısılması gülmekten bazen,
Dudaklarımın kıvrılması sebepsiz görünce
onu.
Ve geri sayım başlıyor.
Kabullenilemez vakitlere yolculuk ediyorum,
O' nun sonbahar yaklaştığında.
Zaman geçiyor aldırmadan
Tutmaya çalıştıkça
Ve ansızın
Göç ediyor kuşlarımın tümü yuvadan.
Kırılıyor tüm can parçalarm,
Daha çok kırılabilirmişçesine.
Yok olabilirmişçesine...
Ve nehir gibi uzanıveriyor
Gözlerimin görünmez kıyıları.
Yaşlar yolculuk ederken yanaklarımdan
yüreğime doğru,
Bedenim bırakıveriyor kendini
Kaldırımların soğuk, öksüz taşlarına.
Uzun süre tepki veremiyorum,
Kesik kesik nefeslerimin çırpınışları dışında.
Daha sonra yaklaşıyorum.
Dokunuyorum soğuk havanın hapsettiği,
Yılların incittiği narin bedenine.
Ellerini, saçlarını öpüyorum
Sanki hissedebiliyormuşçasına.
Ölüm her şeyini alıp götürmüş
Huzurun memleketine.
Saf bir suret kalmış yalnızca
Cılız bedeninde.
Fakat kokusunu götürememiş
Ölümün sinsi gölgesi.
Kokusu sarmış her yanını
Ölümün hapsettiği o hırçın saçların.
Gülümsemesi kaybolmuş
Yüzünün yorgun çizgileri
arasında
Ve yolumu kaybettim
O'nu uğurlayamadan son yolculuğuna.
Şimdi veda zamanı.
Şimdi son kez tutmak ellerini...
Son kez yanında olmak...
Son kez gözlerime çizmek
Hatıralarımda canlandırdığım o koca yürekli
can paremi
Ve güneş batıyor,
Solgun yıldızlar kaplıyor çevremi.
Toprağın soğuk, nemli taneleri
Karışıyor beyaz kefenine
Ve uğurluyorum O'nu
Göğün bilinmez ülkelerine.
Ve elveda
Yüreğime sığdıramadığım,
Gözyaşlarımla tutunamadığım,
Kokusuna doyamadığım,
Avuçları huzur kokan, koca yürekli kadın!
Sen benim için her zaman
Hayallerimin rengarenk göğü olacaksın,
Hiç kaybolmayan,
İçimde hapsettiğim.
-Annem bildiğim, canım babaanneme…
04.04.17