Hasan Karataş kaleminden dökülen #düşyolculuğu kitap yorumuyla geldim.
Su ve rüzgar bir yolculuğa çıkar. Günlerce süren yolculuk ve maceradan sonra rüzgar suyu bir gül bahcesine bırakır. Şu Gül'ün güzelliğine kokusuna aşık olur. Bir süre sonra ayrı düşer sevdiğinden. Artık suyun yolculuğu büyük bir gölde bekleyişe dönüşür. Acaba güle tekrar kavuşacak mı? Rüzgar tekrar gelip alıp götürecek mi onu?
Yolculuk onun için inanılmaz bir tecrübe olmuştu. Kar olmus buz olmuş, karanlıkta kalmış, akıntılara kapılıp çarpa çarpa yolculuk etmisti. Değişik iklimlerden farklı coğrafyalara akmıştı. Nice şehirler gezmiş çok farklı insanları tanımıştı. Onlara dokunup yüreğindeki duygulara değmişti. İnsan ne farklı bir varlıktı öyle. İnanılmaz hisler ve duygularla donatılmıştı. Öfkesi,nefreti, kini dağları devirecek gibiydi. Hüznü, çilesi ve ıstırabına dağlar dayanacak gibi değildi. Mutluluk sevinçte adeta kanatlanacak gibi oluyordu.
Şu ve rüzgarın yolculuğu bir masal tadindaydi. Okurken kâh şu oldum kâh rüzgar oldum her duyguyu yaşadım ve çokça dersler aldım. Her cümlesi o kadar anlamlıydı ki çok sevdim kitabı.
Gonulden tavsiye ediyorum.