Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

272 syf.
·
Puan vermedi
Japon asıllı olup, aslen İngiliz bir yazar olan Kazuo Ishiguro'nun 2005 yılında yayınladığı, Time dergisi tarafından İngilizce yazılmış en iyi 100 kitap listesine seçilmiş ve 2017 yılında Nobel ödülüne layık görülmüş olan "Beni asla bırakma" isimli kitabını yorumlayacağım. Daha doğrusu birkaç düşüncemi yazmak istiyorum çünkü ilerleyen zamanlarda okumuş olduğum kitapları unutmak istemiyorum. Kitabın ismiyle de uyumlu oldu bu söylediğim şey ama unutmamak için inceleme yazıyorum, çünkü yazarsam zihnimden silinme ihtimali azalıyor biraz. Fazla uzatmadan kitabın konusuna geçeyim; Hailsham'da bir yatılı okulda geçiyor hikayemiz. Ama normal bir okul gibi düşünmek yanlış olur çünkü bu okulda öğretmen değil, gözetmenler tarafından eğitiliyorlar. Bu okuldaki çocuklar organ bağışı için klonlanmış bireylerdir. Geçmişlerine dair hiçbir şeyi hatırlamazlar, sürekli olarak kısıtlama içinde yaşar ve sanata yönlendirilirler. En önemlisi de bedenlerine çok iyi bakmaları gerekmektedir çünkü organları başkalarına yaşam sağlayacaktır. Nefes almak, yaşamak demek ama bu çocuklar başkalarına nefes olmak için yaşayan çocuklar. Her biri belli bir amaç için yaratılmış ve sonları çok önceden belirlenmiştir. Hikayeyi Kathy'nin gözünden okuyoruz, çocukluğundan yetişkinliğine kadarki süreci bize aktarırken kimi yerlerde Ruth ve Tommy de hikayeye dahil oluyor. Şimdiki zaman ve geçmiş birbiriyle çakışırken, karakterlerin kendilerine ait bir ruh arayışına girmeleri, sorularına cevap aramaları ve içinde oldukları düzeni değiştiremedikleri ya da değiştirmeye çalışmadıkları evreyi okuyoruz. Eğitimleri bittikten sonra bir seçim yapmaları gerekiyor. Ya bağışçı olmayı seçecekler, ya da bakıcı olmayı. Organlarını bağışlayanlar yavaş yavaş tükenmeye başlıyor. Hayata geliş amaçları bu ve buna hizmet ediyorlar. Tükenmek, belirlenmiş bir son oluyor onlar için. Kitap boyunca buna isyan eden, veya bu fedakârlığa karşı çıkan kimse olmuyor. Her yerde karşıma çıkan bir kitaptı merak ediyordum, başladığım zaman büyük bir beklentim vardı. Ama beklentimi karşılamadı. Bir eksiklik hissettim kitapta. Belki hikayesi daha akıcı ve heyecanlı ilerlemiş olsaydı çok güzel bir bilim kurgu kitabı olabilirdi. Hem kurgu hem de yazım dili biraz etkisiz kalmış bana göre. Kurgu güzel düşünülmüş fakat o kadar kopukluk var ki, kitabın güzelliğini gölgeliyor. Ben hiç içine giremedim hikâyenin ama gariptir ki okumaktan da pişman olmadım. Belki de bunun sebebi hikâyenin özgün olmasıdır bilemiyorum. Ayrıca kitaptaki mesajları da kavramak bize iyi gelecektir. İnsan ömrünün kıymetini ve elimizdeki değerlerin yitip gitmemesi için çabalamanın gerekli olduğunu gösteriyor bu hikaye. Örneğin Hailsham'daki çocukların, bir başkası adına yaşıyor olmaları ve organlarının ihtiyaç sahibi insanların bedenlerinde yer alacağını bildikleri halde buna göz yummaları bize bir mesaj veriyor olabilir. Kendi bedenimizden sorumlu olmak bile güzel bir şey, kitap sizi bunu düşünmeye itiyor. *"Değerli bir şey kaybettiğimizde ve arayıp bulamadığı­mızda, kalbimizin kırılması gerekmiyordu. Hâlâ biraz da olsa umudumuz vardı, belki bir gün, büyüdüğümüzde ve ülkede seyahat etme özgürlüğüne kavuştuğumuzda gidip Norfolk'ta bulabilirdik kaybımızı."(70) *"Bir yerlerde bir ırmak olduğunu düşünüp duruyorum," dedi. "Suları coşkun bir ırmak. Suyun içinde iki kişi var ve birbirlerine tutunmaya çalışıyorlar, bütün güçleriyle uğraşıyorlar, ama sonunda dayanamıyorlar. Akıntı çok kuvvetli. Birbirlerini bırakmak, ayrı yerlere sürüklen­mek zorundalar. Sanırım bizim durumumuz da bu. Çok yazık, Kath, çünkü birbirimizi bütün hayatımız boyunca sevdik. Ama sonuçta, sonsuza kadar birlikte olamayız."(266)
Beni Asla Bırakma
Beni Asla BırakmaKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20217,6bin okunma
·
271 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.