Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

136 syf.
10/10 puan verdi
Sait Faik ile olan ilişkimin böyle bir noktaya evrileceği ilk günden belliydi. Geldiğimiz yerden son derece hoşnutum. Kitap satın almıyorum genelde ama bazen bazı kitapları almak gerekiyor. Yine öyle bir kitabı kitapyurdu’ndan sipariş verecektim, en az 100 tl olması gerekiyormuş. Yanına bir kitap daha eklemem gerekti. Doğruca Sait Faik kitaplarına gittim ve Havada Bulut’u ekledim. Bu “alınması gereken kitaplar” listesinden bağımsız olarak Sait Faik kitaplarını ediniyorum. Hepsini alıp okuyacağım elbet ama öyle bir anda değil. Sindire sindire. Birkaç sene evvel, ilk defa okuduğumda “Burgaz’a gideceğim, evini göreceğim, onun yürüdüğü yollarda yürüyeceğim,” demiştim. Yaptım bunu ve o günden beri yapmaktayım hala. Evet, Sait Faik benim için sadece okunacak değil aynı zamanda yaşanacak bir insandır artık. Kimi zaman denizin koyu maviliğine vurulup hevesle, kimi zaman nerelere koyacağımı bilmediğim iç sıkıntısıyla binerim Burgaz vapuruna. Burgaz vapuru diyorum ama tüm adalara uğrar elbet. Şansıma, Burgaz’da çok fazla insan inmez. Ha, inseler de çok fark etmeyecektir. Neden derseniz: Dün Burgaz vapurunda bu kitabı okurken bir coşku peydahlandı içimde. O an düşündüm ki, Sait Faik’i anlamak suretiyle bu koca gemide en anlamlı yolculuk benimkidir, hatta öyle ki, kimse farkında olmasa da kaptandan bile mühim bir adam varsa o da benimdir. Bu hislerle çıktığım adaya benimle birlikte binler gelse ne olur. Doğruca Sait Faik’in evine giderim çoğu zaman. Bahçedeki banklardan yönü eve dönük olana oturur yazarım. Yazmak için ihtiyacını duyduğum o “hisli” hale geçmemde büyülü bir etkiye sahiptir Burgaz. İyi kötü, her seferinde bir şeyler çıkar orada yazdıklarım arasından. Dedik ya, sadece okumak değil, gördüğünüz gibi elimden tutup yazdırır da bana Sait. Sait Faik okumak diğer tüm okumalarımdan farklı bir merasim artık benim için. Bir piknik, düğün, bayram gibi… Uğruna, içimden gelerek hazırlıklar yaptığım bir kutlama. Daha önce birkaç defa aklıma düşse de bir neticeye ulaşmayacağı için ivedilikle terk ettiğim “biraz daha yaşasaydı neler yazardı” hissi bu kitapta zihnimden kovamayacağım kadar ağır bir şekilde zuhur etti. Bilinir ki, bir kitabın dosya olarak toparlanışı da kendi içinde hikaye içeriyorsa çok severim. Daha önce hikayelerinde karşıma çıksa da, kitap için tasarlanmış halini ilk kez görüyorum Sait Faik’te. Mükemmel de olmuş. Bu yönde kafa yormaya başladıktan sonra daha kim bilir neler yapardı… Yeni bir şey var gibi duruyor kitapta. Ahmet yazmış her şeyi. Sait Faik de ben miyim değil miyim orası karışık diyor. Ama zaten şimdiye kadar her öyküsünü Sait Faik mi değil mi diye bir ikilem halinde okuyorduk. Bu sefer oluşturduğu karakter neyi bu kadar farklı kıldı bilmiyorum. Belki, bir başka karaktere aktardığı için daha özgür açtı içini. Bilemiyorum. Sait Faik öykülerinde okuduğum cümlelerle aramda bulduğum benzerliğin ölçülebilecek bir yanı yok. Hatta belki iş iyice çığrından çıktı, bende olmayan yeni huy ve davranışları da kitaptan ediniyor olabilirim. O yüzden, Ahmet’in gazeteye hikaye gönderirken yazdığı mektup ile benim öykü yarışmalarında maile yazdığım cümlenin benzerliği karşısında gözlerimin yaşarmasını, sevgiliden ötürü onun mahallesini sevmenin, bendeki, normalde hiç hoşuma gitmeyen bir yerleşim tipi olmasına rağmen orada yaşamayı deli gibi arzulatan karşılığını ve kendim yazmışım gibi okuduğum mektupları içeren benzerlik kervanından bahsetmeye başladıysam da sonunu getirmeyeceğim. Söylemeden de edemeyeceğim, kitap baştan sona aşkı bir şekilde konu edinip haksız sayılabilecek bir etki kullandığı için diğer Sait Faik kitaplarının arasında farklı bir yere sahip oldu.
Havada Bulut
Havada BulutSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20192,909 okunma
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.