Gönderi

Oturdu ve bunaltıcı düşüncelere daldı. "Erdemliliğe sadık kalmak, yüce bir mağdur olmak! Hadi canım! Herkes erdemliliğe inanıyor ama erdemli olan var mı? Halklar özgürlüğe inanıyor, ama dünyada özgür bir halk var mı? Gençliğim hâlâ bulutsuz bir gök gibi mavi! Soylu ya da zengin olmayı istemek yalan söylemeye, eğilip bükülmeye, sürünmeye, yeniden doğrulmaya, dalkavukluk etmeye, kişiliğini gizlemeye boyun eğmek değil midir? Yalan söyleyenlerin, eğilip bükülenlerin, sürünenlerin uşaklığını kabullenmek değil midir? Suç ortakları olmadan önce onlara hizmetkârlık yapmak gerekir. O zaman, hayır! Ermişler gibi gece gündüz asilce çalışmak, servetimi sadece emeğimle elde etmek istiyorum. En yavaş elde edilen servet olacak, ama her gece başımı huzurla yastığa koyacağım. Hayatını hayranlıkla izlemek ve onu bir zambak gibi arı bir halde bulmak kadar güzel bir şey olabilir mi? Ben ve yaşam, genç bir erkek ve nişanlısı gibiyiz. Vautrin bana on yıllık evlilikten sonra ne olacağını anlattı. Lanet olsun, kafam karışıyor! Hiçbir şey düşünmek istemiyorum, yürek iyi bir rehberdir!"
Sayfa 110 - İş Bankası Yayınları, VIII. BasımKitabı okudu
·
95 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.