Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

KARANLIKTAKİ ARDIÇKUŞU
Küçük bir koruluğun kapısına yaslandım Kırağı hayal gibi gri olduğu zaman Ve terkedilmiş bırakmışken kışın süprüntüleri Günün gözünü zayıflamakta olan. Göğe çizgi çizdiler karmakarışık sarmaşık sapları Kırık lîrlerin telleri gibi, Ve etrafta sık sık gözüken bütün insan cinsi Sığınmıştı ev halkının yaktığı ateşlere. Karanın keskin hatları Yana yatmıştı bu yüzyılın cesetleri gibi. Onun yeraltı türbesi bulutlu çadırla kaplı, Rüzgâr onun ölüm-mateminin figanı Tohumun ve doğumun eski zamanlardan kalma nabzı Büzülmüştü kuru ve sıkı, Ve her birisi ruhların yeryüzününün üzerinde duran Gözüktü benim kadar hevessiz. Birden bir ses yükseldi aralarından Baş üstündeki iç karartıcı dalların Bütün kalbini veren bir akşam şarkısında Sınırsız sevincin; Yaşlanmış bir ardıç kuşu, narin, cılız, ve ufacıktı, Fırtınanın-buruşturmuş olduğu tüylerinde, Böylece ruhunu fırlatıp atmayı seçmişti Üstüne gittikçe büyümekte olan hüzünün. O kadar az neden vardı ki sevinç şarkıları için Böyle kendinden geçirici sesin Yazılmış olan üstüne dünyaya ait şeylerin Uzakta ve yakındaki, Düşünebildim orada titredi içinden Onun mutlu iyi-geceler havasının Bir takım Tanrıdan yollanan Ümit, onun bildiği Ve benim farkında olmadığım. Thomas Hardy
Sayfa 562 - pegasusKitabı okudu
·
3 görüntüleme
yerkuşağı okurunun profil resmi
Kitaptaki çeviri biraz farklı türkçeye daha yakın bulduğum için bunu yazdım:)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.