Gönderi

Türümüze özgü diğer iki sesli ifadenin, gülümseme ve gülmenin, ağlamadan evrilmiş olmalarıdır. "Ağlayıncaya kadar gülmek" bu ilişkiyi belirten bir deyimdir. Ancak, evrimsel açıdan baktığımızda, bu ilişkinin tam ters yönde gelişmiş olduğunu yani gülünceye kadar ağladığımızı görürüz. Nasıl olmuştur bu? İlk önce ifade biçimleri olarak ağlama ve gülmenin birbirlerine çok benzediklerini anlamamız gerek. Birbirinin karşıtı iki ruh halini ilettiklerinden aralarındaki benzerlikler çoğunlukla gözden kaçar. Ağlama da olduğu gibi, gülmede de adele kasılır, ağız açılır ve soluklar hızlanır. Aşırı hallerde yüz kızarır ve gözler yaşarır. Ancak, çıkarılan sesler o kadar şiddetli olmayıp daha alçak perdedendir. En önemlisi, bu sesler daha kısa sürelidir ve birbirlerini daha yakından izlerler. Sanki bebeğin uzun yaygarası küçük parçalara bölünmüş ve aynı zamanda daha bir olgunlaşarak düzgün ve alçak perdeden sesler haline dönüşmüştür. Gülme tepkisinin ağlama tepkisinden ikinci bir işaret biçimi olarak evrilmesini şöyle açıklayabiliriz : Daha önce de belirttiğimiz gibi, ağlamak doğumda bile mevcutken, gülmek ilk olarak üçüncü, hatta dördüncü ayda, yani bebeğin anasını tanımaya başladığı günlerde ortaya çıkar.
·
58 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.