Gönderi

Gerçekten de, Medine'ye geçip de güçlenmeye başladığı andan itibaren hoşgörülü tutumunu terk etmiş ve şiddet uygulamalarına yönelmiştir. Örneğin güçsüz bulunduğu dönemde: "Kur'an bir öğüttür... dileyen öğüt alır." (Müddessir Suresi, ayet 53-54) şeklinde ya da; "(Ey Muhammed!) Sana düşen yalnızca duyurmaktır..." (Âl-i İmrân Suresi, ayet 20) diyerek konuşurken, güçlendikten sonra bu yumuşak tutumu terk edecek ve "Kur'an'a uymayanlar ve Muhammed'i peygamber saymayanlar kâfirdirler" şeklindeki formüllere sarılarak kılıçla iş görmeye başlayacaktır. Müşriklerin (Puta tapanların) yok edilmeleri için Kur'an'a: Kalem Suresi'ne de şunu koymuştur: "Doğrusu inkâr edenler, Kur'an'ı dinlediklerinde neredeyse seni gözleriyle yiyeceklerdi; 'delidir' diyorlardı. Oysa Kur'an âlemler için bir öğütten başka bir şey değildir..." (Kalem Suresi, ayet 51-52) "...Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün..." (Tevbe Suresi, ayet 5) şeklinde ayetler koyarken, kendisine ve Tanrı'ya karşı gelenlerin, ve "yeryüzünde (hak-Tanrı) düzenini bozmaya çalışanların asılmalarını", ya da "el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesini" ya da "bulundukları yere sürülmelerini" öngören hükümler getirecektir. (Mâide Suresi, ayet 33) Ayrıca da Yahudilere ve Hıristiyanlara karşı cihat ilan edip, onları Müslüman olmaya çağıracak, olmazlarsa "cizye" (kafa parası) vermeye zorlayacak (Tevbe Suresi, ayet 29) ve İslamdan gayrı din kalmaması için şu dehşet saçıcı hükümleri yerleştirecektir: "Allah dini (İslam) ortada kalana kadar onlarla savaşın." (Bakara Suresi, ayet 193) "Onlar Müslüman olana kadar savaşmaya çağırılacaksınız..." (Fetih Suresi, ayet 16)
Sayfa 276Kitabı okudu
·
65 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.