Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

312 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
78 günde okudu
ÇOCUKLAR, EBEVEYNLER, EBEVEYNLER YİNE ÇOCUKLAR
Çocuk Ruh Sağlığı, benim için çok uzun bir okuma süreci oldu. Kitapla beraber araya onlarca kitap sığdı. Sonunda kitabın sonuna geldim. Çocuk ruh sağlığına dair birçok konu kitapta yer almaktadır. Bazılarından örnek vermem gerekirse; gelişim dönemleri, zeka gelişimi, aile tutum ve sorunları, ahlak gelişimi, cinsel gelişim, ölüm, boşanma gibi konular vardır. Kitabın ilk baskısını okudum ve geliştirilmiş baskılarına göre değil, kitabın ilk hali üzerine bir inceleme yazmak durumundayım. Kitabın yeni baskılarını okuyan okurların bunu göz önüne almalarını rica ederim. Kitapta kullanılan bazı kelimelerin ve tutumların okurlar tarafından eleştirildiğini gördüm. Eleştirmek çok gereklidir fakat burada göz ardı edilen durumların olduğunu düşünmekteyim. Örneğin kitabın zeka gelişimi bölümünde “zeka geriliği” ve “geri zekalılık” tabirleri kullanılmaktadır. Burada zamanın tabirleri kullanılmıştır. 1982 yılının literatüründe zeka geriliği olan kavramı, şimdi “özel gereksinimli birey” ya da “zihinsel yetersizlik” olarak adlandırmaktayız. Bundan dolayı yazar kitabı yazdığı zamanlarda “özel gereksinimli” diye bir kavram henüz kullanımda değildi. Bu konuda mevcut olan bir makaleyi de merak eden okurlara iletebilirim. Kitapta benim en çok eleştirdiğim fikir ise çocukların dövülmesine dair olan görüşlerdir. Şimdi çocukların dövülmesine sağlıklı her insan karşı çıkmaktadır. Aynı zamanda bu işin uzmanları da. Çünkü şiddetin bir sonuç getirmeyeceği ortaya konmuştur. Yazar da şiddete karşı olduğunu defaatle dile getirse de bazen fiziksel şiddetin ‘ölçüsü kaçmadan’ yapıldığında örselemeye neden olmayacağını söylemiştir. Bu benim için kabul edilemeyecek bir görüştür. 1982 yılında neye dayanarak söylendiğini bilmesem de kabul edilebilirliğinin özellikle şimdiki dünyamızda bir karşılığı olmamaktadır. Biraz da kitabın genel hatlarıyla neleri anlatmaya çalıştığına bakalım: Yazar, çocuğu okuruna anlatırken toplumu ve aileyi de değerlendirmelerinin içinde tutmuştur. Kitap bu özelliğiyle önemli bir noktadadır. Bunun haricinde gelişim anlatılırken kuramcılardan da örnekler vermiş ve bu temellerde açıklamıştır. Fakat nevrozlardan bahsederken daha çok Freud temelli bir bakış açısının yazarda bulunduğu görülmektedir. Çocuk ruh hekimliğinde karşılaştığı vakaları okuruyla paylaşması ve bu vakalar üzerinden konunun daha anlaşılır olmasını takdir edilesidir. Çocuğun, çocukluğun kendine özgü bir olgu olduğu, bir temel olarak kitaba yayılmıştır. Çocuklar kendine özgüdür ama çoğu şeyde de birbirlerine çok benzerler. Atalay Yörükoğlu bunu şöyle dile getiriyor: “Yeryüzünün her köşesinde çocuklar birbirine benzer. Ancak onları eğiten ana ve babalar çok değişiktirler” İşte ana babalık dediğimiz, ebeveynlik dediğimiz o uçsuz bucaksız kelime bir çocuğun hayatını baştan sona kadar etkilemektedir. Çocuğun bunalımları, ruhsal sorunları, yetişkinlikteki karmaşalar, tıkanmalar ebeveynlik tutumları ile şekillenmiştir çoğu zaman. Yazarın kendi alanından yola çıkarak yaptığı tespiti eklemek isterim: “Evde daha olumlu bir hava yaratmadan, ana ve babanın sağlıksız davranışlarında bir düzelme sağlamadan, çocuğa yapılacak yardımın çok sınırlı kalacağı açıktır. Bu bakımdan, çocuk ruh hekimliğine, Aile Ruh Hekimliği demek daha doğru olur.” (sayfa 274) Yazar bunların haricinde oyunun öneminden çok fazla söz etmiş ve bu beni gerçekten mutlu etmiştir. Kitabın başından sonuna kadar oyunun önemini araya serpiştirmesi yerinde olmuştur. Oyunun gerekliliğini yazar en net ifadesiyle şöyle açıklamaktadır: “Oyun bir ayağı hayal dünyasında öteki ayağı da gerçekler dünyasında bir köprüdür. Çocuk oyun aracılığı ile bu iki dünya arasında anlamlı bir bağ kurar. Bilinmezlerle dolu çevresini oyunun süzgecinden geçirerek kendisi için anlaşılır duruma getirir. Dilinin yetersiz kaldığı yerde oyunun dilini kullanır. Anlaşılmaz ve karışık olayları oyun içinde elle tutulur duruma getirerek kendince anlamlı sonuçlara varır.” (sayfa 49) Değinmek istediğim çok önemli bir konu da kuşaklar arası ebeveynlik ve bunun doğurduğu sorunlardır. Bu konu özellikle yazarın anlatımıyla daha da ilgimi çekti ve konu üzerine daha fazla araştırma yapmam gerekliliğini hissettim. Kendi ebeveynlerim arasındaki ilişkilerime ve ebeveynlerimin kendi ebeveynleri ile çocuklukta ve yetişkinlikte olan ilişkilerini, çatışmalarını, yoksunluklarını her masaya yatırdığımda yeni keşifler yapıyorum. Bu keşifler, benim onları anlamama yardımcı oluyor. Yazarın bu kuşaklar arası ebeveynliği nasıl değerlendirdiğine bakalım: “Dedenin salt egemenliği üstüne kurulmuş geleneksel ailede, üyeler, kişiliklerini tam kazanamazlardı. Bağımlılık ve büyüğe boyun eğme her şeyden önce gelirdi. Bu sakınca yanında, büyük ailede yaşamanın verdiği bir güven, yardımlaşma ve üyeler arasında sıkı bir yazgı birliği vardı. Geniş aileden çekirdek aileye geçiş, yeni ve daha özgür bir aile biçimi ortaya çıkardı. Ancak bu başına buyrukluk, başka sorunları da birlikte getirdi. Kişinin sorumluluğunu arttırdı. Güçlüklerle tek başına savaşım zorunluluğu doğurdu. Oğul, baba evinde gördüğünü, kendi kurduğu çekirdek aileye uygulayamadı. Eski ile yeni arasında bocaladı. Yeniye uymaya çabalarken, ataerkil aile düzeninin alışkanlıklarından kendini tümden sıyıramadı.” (sayfa 97 ) İncelemelerimin çok dağınık olduğunu fark ediyorum. Bu, zihnimin karmaşıklığı ve dağınıklığından kaynaklanıyor herhalde. Mazur görmenizi dilerim. Bunu da araya sıkıştırmış olayım. Sonuç olarak çocuk ruh sağlığı ile beraber ebeveyn ruh sağlığını da çokça konuştuk kitapla. Çocuğu hangi tutumların etkilediğini, kuşaklar arası ebeveynlik farklılıkları ve yarattığı sorunlar, gelişim dönemleri ve nasıl desteklenmesi gerektiği, ergenlik bunalımları, kısacası çocuğun bir yetişkin olma yolcuğunda neyin ne kadar köstek olduğu ya da desteklediği üzerine konuştuk da konuştuk. son bölümde çocuğun dilinden yazılmış, gözümde bir bildirge değeri taşıyan ve kitabın özeti olan yazıyı tüm ebeveynlerin okumasını isterim. “Bakalım çocuklar bize ne diyor?” diyerek o bölümden iki alıntı ekleyip incelemeyi bitireyim: “Başarmam için beni destekleyin. Hiç değilse çabamı övün. Bana güvenliğinizi belli edin. Beni başkalarıyla karşılaştırmayın; umutsuzluğa kapılırım.” “Başarmam için beni destekleyin. Hiç değilse çabamı övün. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni başkalarıyla karşılaştırmayın; umutsuzluğa kapılırım.” Son olarak dipnot: Artık okumalarımda çocuğun davranışlarına yönelik değil, çocuğun nörolojisini anlamaya yönelik bir bakış açısıyla çocuklara bakma çabası içerisindeyim. Bundan dolayı çok fazla davranışa odaklanan eserleri bir süreliğine askıya alacak gibiyim. Teşekkür eder, iyi okumalar dilerim.
Çocuk Ruh Sağlığı
Çocuk Ruh SağlığıAtalay Yörükoğlu · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 1982360 okunma
·
118 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.