Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Dönüp geriye baktığımızda; bir eser bırakıp bırakmadığımızı anlamanın ölçüsü nedir? Aslında insan, aynı zamanda bir sonuç değil midir? O, donanımlarını dürüstçe/iyiden yana harcamış ve fedakarlıklar da yapmışsa; Allah’ ın rızasını her şeyin üstünde tutmuşsa; gücü oranında zulme/kötü olana karşı koymuşsa; merhametli ve vicdanlı olmaya özen göstermişse; günah işlediğinde pişman olup tövbe etmişse… bundan daha büyük eser nedir? Şöyle de düşünebiliriz: Maddi/teknolojik filan çabalar, insanların hayatını kolaylaştırıcı bilimler kulvarında yapılan çalışmalar genel anlamda iyidir ancak bu iyiler, doğayı/doğallığı yani tabiatı/fıtratı korumanın kötü olduğunu göstermez. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerde geride kalmış toplumları ve onların değerlerini değersiz kılmaz… Tam tersine tabiatın/tabii olanın korunması ile ilgili bilimsel çalışmalar daha değerlidir. Bunca bilimsel ve teknolojik gelişme, insanın huzur ve mutluluğuna hangi katkıyı yapmıştır acaba? Bu gelişmeler doğru yönde kullanılıyor mu? Hayır. Maddi gelişmelerin insanlık için kullanılması, gelişmelerin kendisinden daha değerlidir. Bunu, Hiroşima ve Nagazaki şehirlerinin nükleer silahlarla yok edildiği gün anlamalı değil miydik? Zamanla ilgili felsefi, bilimsel hatta biyolojik birçok çalışma yapılmış. Bu çalışmalara epey zaman harcanmış. Neticede sağlıklı bir neticeye ulaşılamamıştır. Oysa bu konuda başvurmamız gereken esas referans vahiydir. Zamanın sahibi, zamanın hakimi ve sahibi ile ilgili gerçeği çarpıcı bir şekilde ortaya koyar vahiy: O gün Allah sizi çağıracak ve siz, (dünyada) çok az kaldığınız zannı içinde O'na hamd ederek çağrısına uyacaksınız ...” (İsra Suresi, 52) Yani çok da kıymetlendirmemek gerekir dünyayı. Eskilerin deyimiyle; 'hoş bir seda bırakmak' yeterlidir. Cahit Zarifoğlu’ nun güzel ifadesiyle: “Burası dünya Ne çok kıymetlendirdik, Oysa bir tarla idi Ekip biçip gidecektik.” İsa Dervişoğlu
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.