Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

318 syf.
·
Puan vermedi
·
37 günde okudu
Amin Maalouf’un kalemi gerçek kişi ve olayların ışığında, tarihe masalsı ve mistik bir atmosfer katarak, okuyucunun hikayeden kopmadan merakla devamını getirmesini sağlıyor. Semerkant kitabında İran tarihinin önemli olaylarını, önce bin yıl öncesinde Ömer Hayyam’ın çevresinde şekillenen olaylar üzerinden okuyoruz. Ardından bin yıl sonrasına giderek, Hayyam’ın el yazmasının izinden benzer şehirlerdeki İran’ın öyküsünü okumaya devam ediyoruz. “Afrikalı Leo” ya benzer şekilde “Semerkant” da içinde farklı hikayeler barındıran ve yazarın farklı bölümlere böldüğü bir eser. Dört bölümden oluşan eserin ilk iki bölümü olan “Şairler ve Aşıklar” ile “Haşşaşiyun Cenneti” bizleri bin yıl öncesine kitabın merkez karakteri olan Hayyam’ın yaşadığı çağa götürüyor. Yazar gerçek kimlikler, mekanlar ve olaylar seçerek bunları kurgusal bir hikaye içinde eritiyor. Buna örnek olarak ise ilk iki bölümde Ömer Hayyam, Hasan Sabbah ve Nizamülmülk gibi tarihteki gerçek kişiler ve gerçek mekanlarla karşılaşıyoruz. Bir yandan ise kurgusal kişiler de karşımıza çıkıyor. Eserin son iki bölümü olan “Bin Yılın Sonu” ve “Denizde Bir Şair” bölümlerinde Hayyam’ın yaşadığı çağdan bin yıl sonrasına 1900’lü yılların başına gidiyoruz. Hayyam’ın el yazmasının izinden giden Benjamin O.Lesage ve Şirin gibi kurgu karakterlerle kitabın hikayesini çeşitlendiriyor yazar. Bir yandan roman okur gibi bir akıcılıkta hikaye sürerken bir yandan birçok tarihi kişilik, olay ve dönemin İran kültürü hakkında fikir sahibi olduğumuz bir okuma çıkıyor karşımıza. Semerkant, Merv, Kum, İsfahan, Nişapur, Tebriz, Tahran, İstanbul, Paris ve Annapolis gibi şehirlere uzanıyor bu hikaye. Kitabı okurken sık sık bu anlatılanların ne kadarı kurgu, ne kadarı gerçek acaba duygusuna kapıldım. Tarihsel kurgunun okuyucuda hissettirdiği genel bir durum olduğunu düşünüyorum bu durumun, çünkü tarihsel kurgunun özünde gerçek olay ve kişilerin, kurgusal kişi ve olaylarla desteklenerek bir roman olarak ortaya koyulması olduğundan, gerçek ve kurgu birbirine oldukça geçişkenlik gösteriyor. Özellikle Hayyam’ın hayatının anlatıldığı ilk iki bölüm beni oldukça etkiledi ve merakımı uyandırdı. Sık sık internette araştırmalar yaptığım, Ömer Hayyam’ın, Hasan Sabbah’ın, Nizamülmülk’ün hayatlarını okurken kendimi bulduğum bir okuma süreci oldu. Çekirdek karakter ve olaylar gerçeği yansıtırken yazar bu olayları kurgusal bir roman içinde eritmeyi çok iyi başarmış diyebilirim. Kitabın bin yıl sonrasına giden 1900’lü yılların başındaki bölüm ise İran’ın çalkantılı tarihinin sebebini biraz daha yakından anlamama olanak sağladı diyebilirim. En çok merak ettiğim ise Ömer Hayyam’ın Rubaiyat eserinin orijinal aslının başına gelenlerin doğru olup olmadığı oldu elbette. Yazardan ilk okuduğum roman olan “Afrikalı Leo”dan sonra “Semerkant” romanında da beni büyülü bir yolculuğun beklediğini biliyordum. Ve bu yolculuk beni bu kez de hüsrana uğratmayarak, tarihteki kişiliklere, farklı olaylara, ülkelere ve şehirlere doğru götürdü. Hem öğrendiğim, hem keyif aldığım, hem merak ettiğim, çok güzel bir serüven haline dönüştü.
Semerkant
Semerkant
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,5bin okunma
·
1 artı 1'leme
·
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.