Ağzımda en az Farah'ın surat ifadesi kadar acı bir tat belirdi. "Düştüğünde şehir, ölecek ilk önce ihanet edenler. Öfkeyi kendine siper eden Tanrıça, bedeli kanında bulacak. Dikilecek cesedi en tepedeki nadide yere," derken bütün zehrimi akıttığımı hissettim. Sabah ayin sırasında gördüğüm kehanet şimdi anlam kazanmıştı. Bu sefer yalan söylemiyordum, bu kehanet bana geldiğinde anlam verememiş olsam da onun aslında Farah için olduğunu şimdi anlayabiliyordum.
Farah anlamayarak suratıma baktı. "Sen bana ne söyledin?"
"Bir kehanet seni kaltak," dedim öfkem ağzımın içinde birikirken. "Az önce şehir düştüğünde geberip gideceğini söyledim sana."