Gönderi

Uzun müddet hastalığa direndikten sonra şimdi Suat'ın önünde yeniden hücum eden bir kararsızlık, bir yorgunluk, bir oracıkta eriyip ölüvermek arzusu yükseliyordu. Onu o kadar istemiş, o kadar aramış, o kadar beklemişti, onunla o kadar meşgul olmuştu ki şimdi gelirse mesut olacağım zannetmişti; fakat işte o geldiği halde nasıl tedavisi imkânsız bir dertle harap ve bedbaht olduğunu tekrar hissetmekten dolayı ümitsizliğe boğulmuştu. Ateşli saatlerinin aydınlk perisi, ateşler içindeki karanlığının teselli ışığı olan Suat, orada, o bütün hastalığında silik gölge gibi gördüğü, sadece saçları, gözleriyle gördüğü vücuduyla Suat işte oradaydı; onu beklemiş, sonsuz beklemiş, o yanında yokken ölmekten korkarak beklemişti. Son defa bir daha görüp, "Ah güzelsin, yücesin, bana hayatı sen sevdirdin, meleksin" deyip ölmek için ne kadar istemişti.
Sayfa 121 - NecipKitabı okudu
·
77 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.