Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
Bu sefer bir kitabı okurken analiz etmek istiyorum her bölüm sonrası buraya bir kaç şey ekleyeceğim kitap bitene kadar .Biraz özet ve kişisel yorumlarım karışımı bir şey olacak o nedenle kitabı henüz okumayanlar için değildir. Kitap öyle dolu bir kitap ki hiç bir şeyi unutmak istemiyorum, sizler de okumuş iseniz hoş geldiniz o zaman :) Büyük okyanusun keşfinden başlıyor kitap 25 Eylül 1513 Nuňez de Balboa'nın Panamadaki Darien ormanlarını geçerek Büyük Okyanusu keşfini anlatıyor. Bu keşif, Pasifik okyanusu'nun varlığını Avrupa'ya doğruluyor ve pasifik'in batı kıyılarının aranmasına yol açıyor. İspanyol imparatorluğunda önemli bir figür olan Balboa politik entrikalar rakipleriyle olan çatışmalar nedeniyle idam ediliyor . Ve Bizansın fethi : 29 Mayıs 1453 Sultan Murat'ın en büyük oğlu Manisa sancakbeyi Mehmedin Bizansı fethindeki azimini gözler önüne seren bir bölüm. Mesela beni etkileyen kısımlardan biri de şu Mehmet II'nin Konstantinopolis'i fethinden sonra, geleneksel olarak savaş ganimetleri alınabiliyordu ve hiç bir ganimeti sahiplenmememesi askerlere bunu ödül olarak sunması da fetih için ne kadar kararlı olduğunu gözler önüne seriyor . Ve Avrupa tarihinin en acıklı sahnelerinden biri, insanlığın hiçbir zaman unutmayacağı o an Bizansın Fethi . Kerkaporta kapısının açık unutulmasıyla Türkler bizanslı dışsur sonuçlarını arkadan sarıverdiklerinden artık her şey için çok geçtir. Batı dünyası kendi mezhep savaşlarından gözlerini açamadığı için bizans'ı kaybetti . Türkler ise Ayasofalarını almış oldu. Sonra yazarın dediği gibi fakat insan yaşamında olduğu gibi tarihte de bir gün kaybolmuş Bir anın yakınıp övünmek de geri getirilebileceği hiç görülmemiştir . Bir tek saatin kaybettiği şeyi , 1000 yıl geri getiremez. Ve en sevdiğim bölümlerden biri George Friedrich Händel'in Dirilişi Özellikle müzikle ilgilenen biri olarak bu bölümü zevkli okumuştum. Händel'in bir gün odasında düşüyor ve sağ tarafı bütünüyle felç oluyor. Doktoru bile ona artık bir şeyler üretmesi söz konusu olamaz , belki insan Händel olarak yaşama geri döndürebiliriz onu ancak müzisyen Händeli kesinlikle kaybetmiş bulunuyoruz felç beyne kadar ilerlemiş , diyor. Ve George Friedrich Händel tam 4 yıl boyunca böyle yaşıyor. O şekilde ölüme meydan okuyor ve bir gün sıcak suda 3 saatten fazla kalmaması gerekirken 9 saat kalıyor ve bu yüzden ölebilir ama yine de bunu deniyor ve günlerce bunu yapıyor ve iki haftadan sonra artık hareket edebiliyor. Mucizevi bir şekilde yaşamak geri dönüyor. Ve hastalığın üstesinden gelip yaşama döndükten sonra hiç vakit kaybetmeden eskisinden Çok daha büyük bir istekli kendini yeniden müziğini sanatına veriyor 56 yaşındaki bu adamın sana taşkın yeniden canlanıyor. Ama tabii ki bunların olurken Händel aynı zamanda bir sürü borç içindedir. Ekonomik durumu günden güne kötüye gidiyordur. Ve artık seyircide ilgisiz kalır .Händel bu noktada mücadeleci ruhunu kaybedip kendisini ilk kez yorgun hissetmeye başlıyor. Tamam İyi ki istiyorum ben arkadaşının ona gönderdiği bir mektup . Saul ve Israel in Egypt orator yıllarının müddet basını yazan şair Jennes Handele yeni yapıtını gönderiyor .Händel başta bunu hakaret olarak algılasa eseri okumaya başladıkça tabiri caizse aşka geliyor ve mucizeler yaratıyor. Messiah bu şekilde ortaya çıkıyor... . Ve Bir Gecelik Dahi Marseıllasıe "La Marseillaise" Fransız milli marşıdır. 1792'de Fransız Devrimi sırasında, Yüzbaşı Rouget de Lisle tarafından yazılıyor . Yüzbaşının bu marşı yazması ona bir ün sağlamıyor . İnsanlar marsho'nun yazdığını bile bilmiyorlar. Bana 3 saat için ilahlaştıran ve daha sonra horlayarak yine kahredici bir boşluğa atmış olan bu raslantı anının acıması olarak bir gün Rouget'in kişiliğinde iyileşmez ruh bozukluklarına neden olmuş. Hatta mahkumlar hapishane kapılarının açıldığı 9 thermidor sayesinde Fransa, ulusal Marşı'nın yöneticisine, ulusal usturaya teslim etmenin ayıbından kurtuluyor. Düşünsenize bulsam maaşlarını yöneticisini tutukluyorsunuz vatana ihanet suçuyla. İşte buda böyle bir bölümdü. Ve dünyanın yazısını belirleyen an napoleon Grouchy ah Grouchy tarihin yazısını belirleyen tek bir adam düşünün o Grouchy . Fakat uyruk olmaktan bir türlü kurtulamayan insanlar, verilen buyrukları hep boyun eğerler, yazgının çaresine kulak asmazlar. Bu alıntı tüm anlatılanlara özet niteliğinde. Son kısımda 132 sayfada insan yaşamına çok ender olarak inen O bir tek saniyelik büyük an, kendisinden yararlanmasını bilmeyenlerden işte böylesine müthiş öç alır diyor ya tam da öyle. Buradan başkomutanlığı da atanıyor ve Fransız Sen otursun üyeliğine de getirmiyor ama kaçırdığı o an hiç hak etmediği halde yükselmesini sağlıyor. Ve Marienbad Ağıdı Bu kısımda biraz eleştiriye açık bir bölümdü. Benim şahsi görüşüm, yaş farkının çok büyük olması ve yaşça büyük birinin genç birine duygusal olarak ilgi göstermesi durumunun etik açıdan sorgulanabilir olduğudur. Özellikle, Goethe gibi ünlü bir figürün genç birine duygusal ilgi göstermesi, güç dengesizliği ve potansiyel olarak manipülasyon riskini artırabilir. Ancak, tarihsel bağlamı, kültürel normları ve kişisel tercihleri de göz önünde bulundurmak önemlidir. Her durum benzersizdir ve değerlendirilmesi gereken birçok faktör vardır. Yine de içimde ağır eleştirilere mağruz kalacak ..
İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar
İnsanlığın Yıldızının Parladığı AnlarStefan Zweig · Zeplin Kitaplar · 20175,5bin okunma
·
240 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.