Sure Mülâhazaları-7
30. Rûm Suresi / 60 ayet-i kerime
21. Cüz 18. Sayfada / 6,5 Sayfa
·
171 görüntüleme
47. “Buna rağmen suç işleyenlere hak ettikleri cezayı verdik. İnananlara yardım etmek de bize düşer.”
60. “Şimdi sen sabret. Bil ki Allah’ın vaadi gerçektir. İnanmayanlar sakın seni yolundan çevirmesin!”
İnananlara yardım etmeyi vaadetmiş olan Allah Teâlâ’ya inandık, iman ettik. O’nun vaadi haktır. Bize düşen sabır ve duadır..
【 آمَنّا و صَدّقْنا 】
Sure Başı:
الٓمٓ غُلِبَتِ الرُّومُۙ فٖٓي اَدْنَى الْاَرْضِ وَهُمْ مِنْ بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَۙ فٖي بِضْعِ سِنٖينَؕ لِلّٰهِ الْاَمْرُ مِنْ قَبْلُ وَمِنْ بَعْدُؕ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَۙ
1-4. “Elif-lâm-mîm. Rumlar yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Fakat onlar bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip gelecekler. Eninde sonunda Allah’ın dediği olur. O gün müminler Allah’ın yardımı sebebiyle sevinecekler.”
(İranlılar’la Bizanslılar arasında geçen savaşlarda İranlıların galip gelmesi, Mekkeli Müşrikleri sevindirmişti. Bu olayı Müslümanlara karşı bir üstünlük olarak dile getirmeleri sebebiyle Müslümanlara müjde niteliğindeki ayetler gaybdan haber vermektedir. Bizanslılar kısa bir süre sonra zafer kazanacaklar ve Müslümanlar büyük bir sevinç yaşayacaklardır. Kaynak birliği ve iman ilkelerindeki yakınlıktan dolayı başkalarına nazaran Hristiyanlara karşı bir yakınlık söz konusudur.)
Bizanslılar’ın kısa bir süre içinde galibiyet elde edecekleri bildirilince Hz. Ebû Bekir’in Bizans yenilgisinden sevinç duyan müşriklerle 100 devesine bahse girdiğine dair rivayetler yer alır (Übey b. Halef), Resûlullah’a duyduğu derin güven sebebiyle onun söylediklerini araştırmaya gerek duymaksızın tasdik etmesi “sıddîk” lakabının bir gereğiydi. Bu ayetlerin indiği zaman iddiaya dair bir yasaklama bulunmamaktaydı.
Sure, Mekke’de inmiş bir sure olduğu için genelinde inanç esaslarından, ilk yaratılıştan ve tekrar dirilmeden, kıyamet gününde tekrar huzura toplanılacağından bahseder.
17 ve 18. ayetler Medenidir.
“Bu sebeple akşam vaktine eriştiğinizde ve sabah kalktığınızda Allah’ı tesbih edin. Göklerde ve yerde her türlü övgü O’na mahsustur. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde de O’nu tesbih edin.”
(5 vakit namazın delillerinden sayılmaktadır.)
21. “Onlara ısınıp kaynaşasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratıp aranıza sevgi ve şefkat duyguları yerleştirmesi de O’nun kanıtlarındandır. Doğrusu bunda iyi düşünen kimseler için dersler vardır.”
Ayetin “Onlara ısınıp kaynaşasınız” şeklinde çevirilen kısmı, başka bir çeviride “kendilerinde huzur bulasınız” şeklinde çevrilmiştir. Eşlerin yaratılış amacını açıklamakta, dolayısıyla insanın eşini kendisiyle huzur ve mutluluk bulacağı kişi olarak görmesini ifade etmektedir. O halde aile hayatında mutluluğun gereklerinden biri de eşlerin böyle bir bakış açısına sahip olmalarıdır.
36. ”İnsanlara bir nimet tattırdığımızda buna sevinirler; fakat kendi elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir belâ gelse hemen ümitsizliğe düşerler.”
(Başımıza gelenlerde kendimizden de bir pay aramalıyız. Mesela büyüklerimiz duan kabul olmuyorsa işlediğin günahlar için tevbe et derlerdi. Tabiki duanın kabul olmama gibi bir durumu da yok. Duayı bir ibadet olarak kulluk bilinci içinde yapınca istediğin olmadığında bile Allah’ın verdiğinin daha hayırlı olduğuna kani oluyor insan..)
38. “O halde akrabaya da hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. Bu, Allah’ın hoşnutluğunu isteyenler için en iyisidir. İşte gerçek kurtuluşa erenler de onlardır.”
(Bu ayette zekat ibadetinden bahsedilmektedir. “hakkını ver” ifadesinin kullanılmış olmasında imkanı olanların, akrabalarını görüp gözetmeyi, yoksullara veya yolda kalmışlara destek olmayı kendi lutuf ve bağışları olarak değil de onların “hakkı” olarak görmeleri gerekir. Zira rızkı veren Allah’tır, O’nun verdiği nimetlerin bir kısmından başkalarını yararlandırmak da O’nun bir emridir.)
39. “İnsanların mallarında artış olsun diye faizli ödünç verdikleriniz Allah katında artmaz. Allah’ın hoşnutluğunu isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte kat kat arttıranlar onu verenlerdir.”
(Faizin yasaklanmasında ilk merhale)
41. “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.”
(Bu ayette düzenin bozulmasının sebebini “işledikleri günahlar ve yaptıkları haksızlıklar sebebiyle” şeklinde yorumlayanlar olduğu gibi, insanın “doğaya, çevreye zarar vermesi sebebiyle” olduğu şeklinde yorumlayanlar da olmuştur. Yaşanılan çevreye, doğaya zarar vermek zaten İslam nazarında uygun görülmeyen bir davranış olması sebebiyle bu iki bozulma türü de birbirine bağlı olarak gelişmektedir diyebiliriz.)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.