Gönderi

Halûk'la eskiden olduğu gibi sevişiyor, eskiden olduğu gibi zevk alıp, alışkın olduğu doyuma ulaşıyordu ama bedeni bununla yetinemiyordu artık. Hayal gücüyle kışkırtılmış dokunmaları, sarsıcı heyecanları, bitmeyen sevişmeleri, günahkâr fısıltıları, kimseye anlatılamayacak oyunları, ruhunun en derininden, en karanlık, en gizli yerlerinden bulunup çıkartılarak bedenine bağışlanan o korkunç zevkleri istiyorduBu bedensel bir açlık olsaydı, onun çaresi vardı, bir erkekle sevişir, o kaba ve sıradan açlığı doyurabilirdi ama bu bir açlık değildi, bu, sürgündeki bir insanın kendi ülkesini, kendi yemeklerini, kendi alıştığı lezzeti özlemesi gibiydi; karnını doyurmak bu özlemi yatıştırmaya, bu arzuyu dindirmeye yetmiyordu.
·
168 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.