Dimdik ve iyi olabilir ruhum;
ne var ki eğilmeden taşıyacak güçte değil
yüreğimi, çarpık damarlarımdaki kanı
ve içimin bütün acılarını.
Ne bir bahçesi var, ne de bir yatağı,
Bütün yapabildiği, konmak iskeletime
korkudan titreyen kanat darbeleriyle.
Ellerimin de yok artık bir işe yarayacağı.
Nasıl da büzülmüşler, bak şu hallerine;
nemli ve hantal, sıçramaktalar sanki
yağmur yemiş küçük kurbağalar gibi.
Ve neyim kalmışsa geriye başka,
hepsi de yıpranmış, hüzünlü ve yaşlı;
neden çekinmekte Tanrı daha
bir çöplüğe fırlatmaktan bütün bunları.
Yoksa somurtan dudaklarıyla
yüzümden dolayı mıdır bana kızması?
Oysa gerçekte çoğu zaman hazırdı
bu yüz ışıyıp aydınlanmaya;
ancak iri köpekler yaklaştı ta yanına.
Ve onlar da böylesinden yoksunlardı.