Gönderi

“Nitekim Frenk taifesi, Hicretin 492. yılının 22 Şaban ayına gelen Cuma günü (15 Temmuz 1022), kırk günlük bir kuşatmadan sonra kutsal kenti ele geçirmiştir. Kentten sürülenler, bundan her söz ettiklerinde hâlâ titre “titremekte ve sokaklara yalınkılıç dağılarak, erkekleri, kadınları ve çocukları boğazlayan, evleri yağmalayan, camileri talan eden bu zırhlı sarışın savaşçılar sanki hâlâ gözlerinin önündeymişçesine, bakışları sabitleşmektedir. Katliam iki gün sonra bittiğinde, kent surlarının içinde tek bir Müslüman bile kalmamıştır. Bunlardan birkaçı, saldırganların yerle bir ettikleri kapılardan dışarı süzülmek için karışıklıktan yararlanmıştır. Başka binlercesi ise, evlerinin önünde veya camilerin yakınında, kan göllerinin içinde cansız yatmaktadır. Bunların arasında çok sayıda imam, ulema ve bu kutsal yerlerde sofuca bir inziva hayatı yaşamak üzere ülkelerinden ayrılarak buraya gelmiş olan mutasavvıf dervişler vardır. Hayatta kalabilenlerin sonuncuları, en beter işleri yapmaktadırlar: Yakınlarının cesetlerini sırtlarında taşımak, onları kabirlere gömmek değil de, belirsiz yerlerde üst üste yığarak yakmak, sonra da kendilerinin katledilme veya köle olarak satılma sıralarının gelmesini beklemek.”
·
112 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.