Merhaba “Rus Klasikleri” sevgimi sizlere anlatamam. İşlenen konunun detayları beni büyülüyor, kendimi Rusya’da geziyor olarak buluyorum. Anton Çehov çok sevdiğim bir yazar özellikle Altıncı Koğuş beni büyülemiş, Lenin’in söylediği gibi kendimi Altıncı Koğuşta hissetmiştim. Özellikle bu detayları Rus Klasikleri okurken daha fazla hissediyorum ve bu durum beni bağlıyor.
Herkese merhabaaa bu Reels üzerinden yazmış olduğum yorumu tazeleyelim istedim.
Karakterlerin diyalogları, hikayenin kısa ama çarpıcı oluşu beni büyüledi. Hikaye bir taşra kasabasında akıl hastanesinde geçiyor. Konu hasta olan ve koğuşta bulunan Dmitriç ve hastanede doktor olan Yefimiç arasında geçiyor, kitap sohbet tadında. Kitabımız minicik ancak aktarılan sohbette işlenen felsefi konu kitap bittiğinde sizi düşünmeye itiyor, uzun bir roman okumuş hissine kapılıyorsunuz.
Koğuşun kötü durumu hastaları etkilerken, Yefimiç durumla ilgilenmez. Altıncı Koğuş ziyaretleri artar ve karakterler arası felsefi sohbet başlar. Doktor Yefimiç için durumlar iyiye gitmez.
Kitap çok ince ve çarpıcı, kitabı okurken kendinizi koğuşta hissediyorsunuz. Son derece akıcı ve yalın dile sahip. Kitapsever dostlarım için favori olabilecek nitelikte. Kitabı sizlere tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim.