Bu anlaşmada neyin neyin tecavüz, neyin komünist tahriki, neyin sızma, neyin Amerikan müdahalesini davet edebileceği veya edemeyeceği, hiç de sınırlanmış değildi. Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ise garip çabalar içinde görünüyordu. Mesela şu olmuştu; Anayasanın 26. maddesine ve şekillerine rağmen, anlaşma Millet Meclisince tasdik olunduktan sonra değil, imzalanır imzalanmaz yürürlükte sayılmıştı. Bu surette sanki Büyük Millet Meclisinden kaçırılmıştı. Tıpkı Kore Harbine katılma kararı gibi. Bu acelecilik, bu telaş, bu olup bitiricilik niçindi? Bu taahhütler, bu angajmanlar kimden ve niçin kaçırılıyordu? Bu sebeple muhalefet anlaşmaların tenkidine ve o da ne oldukları bilinmeden, ancak Hariciye Vekaleti Bütçelerinin tetkiki sırasında, Encümenlerde temas edebiliyordu. Ve nihayet dedikodular artınca, fakat üzerinden tam 14 ay geçtikten sonra Ana Anlaşma Büyük Millet Meclisine getirildiği zaman ise (şubat 1960) artık ata alan Üsküdar'ı geçmişti! Türkiye nice taahhütlerle bağlanmış, nice üsler ve tesislerle örmüştü. Ancak o safhada Dışişleri Bakanlığı temsilcisi "Amerika'nın silahlı yardım veya müdahalesinin" doğrudan doğruya veya bilhassa tecavüz halinde yürüyeceğini, hatta "yıkıcı faaliyetlerin vukuunda dahi aynı garantinin bahis konusu olacağını" açıkça ifade etmiştir ki, ne bu dolayısıyla tecavüzün, ne bu yıkıcı faaliyetin mana, mefhum ve sınırları katiyen belli değildi. Yani Türkiye, D.P. liderleri tarafından, Amerika'nın her istediği vakit müdahalesine açık bir memleket haline getirilmişti… Gerek Dışişleri Bakanlığı bütçe konuşmaları vesilesiyle, gerekse aradan 14 ay geçtikten sonra C.H.P. sözcüleri, iktidarın Bakanı ve temsilcileri karşısında bu konuları mümkün olduğu kadar eleştirdiler. Fakat her defasında iş, iktidarı susturabilecek noktaya gelince karşılarına:
- Bu husus mahremdir, açıklama yapılmaz,
- Bu husus hükümet tasarrufudur, Meclisi ilgilendirmez,
gibi kesin ve yukardan konuşan, karşılıklarla çıkılıyordu.
Sayfa 325 - Remzi Kitabevi
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.