Gönderi

Sonra konuştu: "Dostlarım ve yoldaşlarım, dini ku­rumuş olduğu halde inançlara boğulmuş olan millete yazık! Yazık o millete ki, dokumadığı şeyi giyer, ekip biç­mediğini yer, hasat etmediği tohumun ekmeğiyle bes­lenir, kendi cenderesinden çekmediği bir şaraptan içer. Yazık o millete ki, zorbayı bir kahraman gibi alkış­lar ve gösterişli fatihi hayırsever sanır. Yazık o millete ki, rüyasında küçümsediği tutkuya uyanıkken boyun eğer. Yazık o millete ki, sesini sadece cenaze törenlerinde yükseltir, sadece yıkıntılar arasında kibirlenir ve sade­ce boynu kılıçla kütük arasındayken başkaldırır. Yazık o millete ki, Devlet adamı bir tilki, filozofu bir hokkabaz, sanatı yamama ve taklit sanatıdır. Yazık o millete ki, yeni hükümdarını borazan sesleriyle karşılar ve bir sonraki hükümdarını da borazanlarla karşılamak için, onu yuhalayarak uğur­lar. Güçlü adamları henüz beşikteyken, bilgeleri yıllar­ ca susturulan o millete yazık! Ve her parçası kendini bir millet sanan, o bölünmüş millete yazık!"
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.