Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

592 syf.
·
Puan vermedi
Bir Us Yarılması
Lanetlenmiş Sayru( Hasta) Usman (Akıl adamı)… Mel’un Sayru Usman… Ciddi bir şekilde incelenebilecek bir roman kahramanı Us(man)… Kibirli, hırslı, eleştirdikleri, yargıladıkları gibi olan ama onlar gibi olmamak için de bir yandan kendi kendini yiyen bir Sayru Usman…Şizofrenik bir vaka olan Sayru Usman bas bas bağırıyor yedi defter tüm ülkeye,,, bana akıl borcunuz var diye… Sayru Usman sevgisiz bir baba ve biri Doğu’yu(Havva anne) diğeri Batı’yı(Jülide anne) temsil eden iki anneyle büyür. Yani travmaları ve arada kalmışlığı daha çocuk yaşta başlar. Ruhi çöküntüsünün en önemli nedenlerinden biri de Cahide’ye, yani Cahide Sonku’ya duyduğu hastalık derecesinde ki tutkusu diyebiliriz…Cahide’nin hayatını mahvettiğini düşündüğü ve Türk tiyatrosuna resmi tiyatro kurup Batı’yı taklit etmekten başka bir şey yapmadığını düşündüğü Muhsin Ertuğrul ise Usman’ın diğer önemli bir takıntısıdır. Sayru Usman kendi sözleriyle ‘vicdan çivisi oynamış bir cemiyette’dir. Ona göre Mefistofeles’in Faust’u pençesine düşürüşü gibi, tarih de onun aklıyla ruhunu pençesine düşürmüştür. Yazdıklarını yayın dünyasını yöneten yellozlar ve et kafalı oğlanlar (editörler) beğenmez. Usman’ın dosyaları yayınevlerinin raflarında çürümektedir. Onun ise en çok istediği şey defterlerinin hak ettiği değeri görüp yayımlanmasıdır. Romanın ana konusunu oluşturan diğer iki konu ise birbiriyle paralel seyreden tarih yazımı ve geçmişle hesaplaşma. Sayru Usman’ın ‘engin’ tarih bilgisi ve tarih yazımı ile ilgili analizleri ve notları okuyanı şaşırtıyor …Yalan yanlış, çelişkili, farklı dönemlerde farklı akıl tutulmamaları yapılan tarih yazımından elbette günümüz yayın dünyası da nasibini alıyor. Sultan, cariye, harem ve türlü bayağı kurgularla Migros kitapları gibi… ‘Tarih ne tuhaf bir işti! Şu veya bu olayın tarihte yerini bulmuş olduğu veya bir gün kesinlikle bulacağı iddia edilebilirdi ama olayın gerçekten vuku bulup bulmadığı kesin değildi.’ der Musil bir kitabında… Sayru Usman’da “Tarih bir gayya kuyusudur. Bizim tarihimiz aynı zamanda bir muamma kuyusudur” diyerek, Kanuni Sultan Süleyman’la ilgili de şu cümleleri yazıyor defterine: “Benim Kanunîm başkaydı. Gerçi açıklamaktansa suskun kalmayı tercih ettim ama benim Kanunîm öyle tarihin herkesin göklere çıkardığı, Avrupa’nın ‘Büyük Türk’ü filan değildir. Bir gün tarih notlarımdan oluşma defterim yayımlanınca ortaya dökülecek: Etüdlerim sonucunda Kanunî’nin kırk beş yıl boyunca kanlı iktidar savaşından ötesini görememiş bir padişah olduğunu iddia ediyor ve gözler önüne seriyorum. Onun saltanatı çok karanlık bir saltanattır, rüşvet diz boyu, kızı ve damadı rüşvet tezgâhının başındalar. Kanunsuzluktan kanunsuzluğa sürüklenilmiş. En gözde evlâdını kendine rakip görecek kadar iktidar hırsına kapılıp gitmiş. Nikâhlı cadısıyla birlikte mesut aile tablosu çizerlerken kaç bin ailenin ocağına incir dikiyorlar, darı ekiyorlar…” Romanı okurken yan hikayeler, sanrılar, gerçekler, tarihi bilgiler ve örnekler birbirine karışıyor gibi dursa da aslında kurgusal olarak muhteşem bir dil ve kalem işçiliğiyle anlatının doruk noktasında olduğunu görüyoruz…Sonlarına doğru, özellikle yapraklar bölümündeki Osmanlı’daki kardeş idamları, iktidar uğruna birbirini boğduranlar ve Sayru Usman’ın kendisini şehzade Cihangir’e eklemlenmesi romanı tarif edilemez bir doruk noktasına çıkarıyor. Üzerine tezler yazılacak bir kahraman; memleketin (dört duvar arasında ki sessiz çığlıklarıyla) meftası Sayru Usman. Bu kitap Usman’ın iyiliği ve kötülüğüyle us yaran bir roman; bir başyapıt olarak kütüphanemde yerini aldı…
Mel'un
Mel'unSelim İleri · Everest Yayınları · 2019152 okunma
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.