Mozaik sanatı dokuzuncu yüzyılda yeniden canlandığı zaman, ikonakırıcılık bunalımını izleyen mantıkçı ve savunmacı Tanrıbilim anlayışı, kilise duvarlarına yapılan tasvirlerin ne gibi bir düzene ve dağılıma uyması gerektiğini kesinlikle belirledi. Kiev (on birinci yüzyıl, Ukrayna), Yunanistan (Dhafni, Hosias Lukas, on birinci yüzyılın sonu) ve Sicilya'daki (Palermo, Cefalu, Monreale, on ikinci yüzyıl) bütün büyük mimarlık eserlerinde, lncil'den alınmış öyküler canlandıran tasvirler yer alıyordu .
Bu öyküler, ayinlere uygun olarak düzenlenmişti ve hepsinin üzerinde de Pantokrator'un (Kadiri Mutlak'ın) çok büyük ve korkutucu figürü yer alıyordu. Kilisenin tam ortasında merkezi kubbeye resmedilmiş olan bu tasvir, çatık kaşlarıyla eski Tanrıları hatırlatıyordu (r. 1 36). Burada, doğunun insanüstü Tanrısallık '
anlayışının, insan boyutlarında canlandırılan Yunan Tanrılarına karşı ağır bastığı açıkça görülmektedir (r. 144). Ayrıca, lncil'de belirtilen öyküler, tarihsel içerik lerinden tamamen soyutlanmışlardır ve sadece ayinler açısından ve simgesel olarak bir anlam taşımaktadırlar. Isa ise, çektiği acıyı canlandıran tasvirlerde, başına gelenlere kayıtsız bir şekilde canlandırılmıştır.