Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Günah keçileri panteonu
Türkiye'de kendilerini patlatan Işid, Hizb ut Tahrir militanlarının eylemleri için "istişhad" tabiri kullanılmıştı. Sözcüğün etimolojisine değinmeyeceğim. Meraklısı bakabilir. Haziran Ayaklanması ve 15 Temmuz arasında kaç saldırı tertip edildi, sayısını unuttum. Sultanahmet ve İstiklal saldırıları aklımda, o vakitlerde İstanbul'da olduğumdan. Elbette ilk olarak Reyhanlı. Sonraları Ankara Gar. Suruç... Doksanlı yılların başında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki kan davaları, "namus" cinayetleri için, "töre cinayeti" tabirinin kullanılmış olması geliyor aklıma. Aydın Doğan'ın medya imparatorluğu (AKP iktidarından evvel mezkur blok için 'kartel medyası' tabiri kullanılırdı) ve "ilerici" mahfiller bayılırlardı bu "töre cinayeti" ifadesini kullanmaya. Aslında yaralanan, hakaret edilen özdü. Barbarca ve ilkel kan davaları, kadınların öldürülmesi sorun değilmiş de, Batı'dan bakıldığında beliren "çağ dışılık" (burada çağ dışı addedilen halk ve muhtevasına asla değinilmeyen töre) asıl sorunmuş gibi. Yani sorunların hakiki sebeplerine işaret etmiyor, sorunların sebeplerini tarihte ve bilinçdışı bir yönelişle Kürtlerde (burada töre sözcüğünün anlam katmanlarını göz önünde bulundurunca, kucağınıza şişman bir ironi oturur) arıyorlardı. Bir çeşit negatif (tersten) ve örtük ırkçılık gibi. 'İstişhad' (şahit kılmak, şahit tutmak) ve 'töre cinayeti' ifadeleri cepte dursun. Aşağıda, istişhada değinen bir makaleden ve içerikleri birbirleriyle alakasız gibi görünen, iki kitaptan, alıntılar bırakacağım. Tümü arasındaki alaka zihnimde muhkem. Ancak nasılını izah etmeyeceğim. Diğer bir değişle çıplak bırakacağım. "Hz. Ömer bir gün minberde, 'Yoksa Allah’ın kendilerini yavaş yavaş tüketerek cezalandırmayacağından (emin mi oldular?) elbette Rabb’in çok şefkatli, çok merhametlidir.' âyetini (nahl 47) okumuş ve burada geçen تَخَوُّفٍۜ (tehavvufin) kelimesinin anlamını sormuştur. Oradakilerin susması üzerine Hüzeyl kabilesinden yaşlı bir zat, bu kelimenin azar azar eksiltmek anlamına geldiğini arz etmiş, bunun üzerine Hz. Ömer: 'Araplar kelimenin bu anlamını şiirinden biliyor mu?' diye sorunca o da evet deyip şu beyti okumuştur: 'Yük, o devenin hörgücünü ve yağlarını eksiltti Eğenin neb’a ağacını yavaş yavaş eksilttiği gibi' Daha sonra Hz. Ömer: 'Ey insanlar! Cahiliye şiirlerine, divanlarınıza önem verin. Çünkü onda kelâmınızın anlamları ve kitabınızın tefsiri vardır.' demiştir." * "Bir gün Pir Sultan Abdal pirine gitmek üzere yola çıkıyor. Yolda bir su kenarında ağaçlık, çimenlik bir yerde dinleniyor. Üzerindeki dallarda kuşlar Hakkın ayetlerini okuyorlar, amma bunların serdarı olan bülbül hepsinden güzel okuyor. Pir Sultan, mest olmuş, bunları dinliyor. Zaman zaman bülbülün gözüne uyku basıyor, ötmesini kesiyor. Bir defasında, onu dinlemeye doyamıyan Pir Sultan, uyandırmak için, iki parmağının arasına bir ufak taş koyup, parmağının birini yaylandırarak kuşa atıyor; hikmet-i Hûda taş kuşun başına değiyor. Kuş ölüyor, Pir Sultan'ın dizinin dibine düşüyor. İşte o zaman Pir Sultan çok yanıyor, şu şiiri söylüyor: ..." * "Türkçe özelinde düşündüğümüzde çevirilerde yine o metnin dilinden alınan ve zamanla Türkçeleştirdiğimizi düşündüğümüz kelimeleri ağırlıkla kullandığımız görülmektedir. Kuşkusuz metnin özgün haline en yakın sözler bize bir fikir verecektir. Fakat bu yaklaşımla sınırlı kalınması, dilin temel amacı olan anlama-anlatma çabasını sınırlandırması sonucunu doğurmaktadır. Dini edebiyatın tek bir dilin sınırları çerçevesine hapsedilmesi, skolastik bir tutumdur. Bu yaklaşım; anlamı durağanlaştırarak hapsetmekle kalmaz. Aynı zamanda adı anılan dinin, bir kültüre mahsus kılındığı algısına yol açar. Özellikle dil yoluyla yerleşen bu algı, metnin ilk muhatabı olan kültürel öğelerin, dinin kendisi gibi anlaşılmasıyla sonuçlanır. Süreç burada da kalmaz. Sembolik dayatma yoluyla donuklaştırılan dînî literatür, diğer kültürler için anlam farkındalığının körelmesi sonucunu doğurur. Hâlbuki bütün diller Rahmet-i İlâhî'nin bir tecellisidir. İnsanlık, diller aracılığıyla isteyerek ya da istemeyerek zikir halindedir."
·
290 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.